Mekteb-i Derviş | İslam

    GIYBETİN ZARARI CEZASI VE KEFARETİ

    Gıybetten kurtulmak mümkün müdür? Evet, gıybeti ve zararını bilen gıybetten kaçıp kurtulur. Mesela yılanı ve zararını bilen, yılanla oynar mı? Yılanı koynuna alıp yatar mı? Gıybetten kurtulmak için:

    1- Gıybetin zararını düşünmeli!Gıybet sebebiyle, sevaplarının gideceğini, hatta gıybet ettiği kimsenin günahlarını da yükleneceğini bilmelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

    “Kıyamette, sevap defteri açılan bir kimse, "Dünyada iken, şu ibadetleri yapmıştım, burada yazılı değil" der. "Onlar, silinip gıybet ettiklerinin defterlerine yazıldı" denir.”[İsfehani]

    2- Gıybet, dünyada da alında bir kara lekedir!Kendine dedikoducu dedirtmemelidir. Çünkü Hadis-i şerifte buyuruldu ki:”Gıybet edeni dinleyen de günahta ortaktır.”[Taberani]

    3- Bir kimse, başka birine kırgınsa, onu kötülemeye çalışır, gıybetini eder. Başkasına kızıp da kendini Cehenneme atmanın ahmaklık olduğunu bilen, gıybet etmez. Gıybet etmekle, ona zarar vermiş olmuyor, kendini felakete atıyor. Üstelik sevmediği kişinin günahlarını alıp, yerine kendi sevaplarını veriyor.

    4- Bazen toplulukdakileri memnun etmek, onları güldürmek için gıybet edilir. İnsanları memnun etmek için, Allah’ü Teâlânın gazabına maruz kalmayı istemek ne kadar yanlıştır.

    5- Gıybet eden, övülmeyi, herkesin kendisinden bahsetmesini ister. Bu bakımdan kendini övmek için dolaylı yolları seçer. Mesela, (Falanca çok geçimsizdir) der. Bu, (Ben geçim ehliyim) demektir. Cömert olduğunu bildirmek için, (Falanca çok cimridir) der. Eğer böyle gıybet edeni dinleyen, akıllı biri ise, kendini bu şekilde övene hiç değer vermez, onun değersiz olduğunu anlar. Bunları dinleyen akıllı değil de, cahil, ahmak biri ise, gıybet ettiği için ona değer verse, ne çıkar? Kazancı ne olur?

    6- Başkalarını gıybet edip kusur araştıran kimse, kendi kusurlarını göremez. Hâlbuki kendi kusurları ile meşgul olan başkalarının kusurlarını göremez. Başkalarının kusurları ile uğraşan birinin, kendi kusurunu görmeyen zavallı bir ahmak olduğu anlaşılır.

    7- Kıskanç olan, mal sahiplerini kötüler. (Malı çok ama yemesini bilmez, cimrinin biridir) der. Yahut mevki sahibi için, (Müdür oldu diye kendini bir şey zannediyor) der. Böyle söylemekle, gıybet edilenin ne malı azalır, ne de makamı elden gider. Buna rağmen kıskançlık ateşi, söyleyeni yakıp kavurur. Üstelik gıybet günahına girdiği için sevaplarını sevmediği kimseye vermeye mahkûm olur.

    “Gıybetten sakının; çünkü gıybet zinadan daha şiddetlidir. Kişi zina edip tevbe eder de, [bir daha yapmazsa], Allah’ü Teâlâ onun tevbesini kabul eder. Gıybet edilen, gıybet edeni affetmedikçe, affolmaz.”[İbni Ebid-Dünya, Deylemi, Taberani, Beyheki, Tergib ve Terhib, İ. Şarani, İ. Gazali]

    GIYBETİN CEZASI

    Gıybet ve Zina Günahının Cezası

    İbn-ü Ömer'den... (r.a.)Ma'iz (isimli sahâbî) Allah'ın Resûlü'ne (s.a.v.) geldi ve şu itirafta bulundu:- Ya Resûlellah! Ben zina yaptım. (Gereken cezayı bana uygulayın.)Allah'ın Resûlü (s.a.v.) Maiz'in (bu itirafını önemsemedi ve) ona ilgi göstermedi. Fakat Maiz aynı itirafı dört defa tekrarladı. Beşinci defa itirafta bulununca Hz. Peygamber şöyle buyurdu:- Zina mı yaptın?  - Evet, (Ya Resûlellah!) 

    - Zinanın ne olduğunu biliyor musun?- Evet (biliyorum Ya Resûlellah!) Bir erkeğin karısına meşrû bir şekilde yaptığını ben bir kadına haram işleyerek yaptım.

    - Bu sözlerle (itiraf edip durmakla) ne istiyorsun Ya Maiz?

    - Beni (bu günahtan) arındırmanı istiyorum Ya Resûlellah!  

    - Milin sürmedanlığa ve kovanın kuyuya girip kaybolduğu gibi senden ona bir şey dahil oldu mu?- Evet, (oldu Ya Resûlellah!)(Bu sorgulamadan sonra) Allah'ın Resûlü (s.a.v.) Maiz'in recm olunmasını emretti. Maiz de recmolundu.)

    Bu sırada Allah'ın Resûlü (Maiz'in taşlanarak öldürülmesine şâhid olan) iki sahabîden birinin diğerine Maiz'le ilgili olarak şöyle deyiverdiğini duydu:- Allah'ın suçunu gizlediği bu adama ne dersin? Nefsi onu (rahat) bırakmadı, (itirafa zorladı da) köpeğin taşlanarak öldürülmesi gibi adam taşlanarak öldürüldü.

    (Canını vererek tövbe den Maiz hakkında bu gıybeti duyan) Hz. Peygamber yürümeye devam etti.Önüne bir eşek ölüsü  çıkınca da gıybet yapan o iki kişi için:- Falanca ve filanca kişiler nerede? (Çağırınız bana onları) buyurdu.

    (Huzuruna geldiklerinde onlara şöyle emretti.) - Yanına giderek bu eşek ölüsünden yiyiniz.

    (Bu emir karşısında irkilen) bu gıybetçi sahâbîler:- Allah seni bağışlasın Ya Resûlellah! Bu leş yenir mi? dediler.

    (Onların çekimserliği üzerine) Allah'ın Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurdu: - Biraz önce gıybetinizle Maiz'in ölüsünün etini yemeniz bu eşek ölüsünü yemekten daha iğrençti. Allah'a yemîn ederim ki o şimdi Cennet nehirlerine dalmış yıkanıyor.(M. İ. Kesir Hücûrat 12. (3/365), Ebû Davûd Hudud 24)

    İslam âlimlerinin kitaplarında bulunan hadis-i şeriflere itiraz edilmez, dil uzatılamaz. Ancak acaba açıklaması nasıldır, âlimlerimiz ne bildirmişlerdir diye sorulabilir. Bir âyet-i kerime meali de şöyledir:”Fitne, katillikten daha kötüdür.” [Bekâra Suresi, 191]Âyet-i kerimede fitnenin adam öldürmekten daha büyük günah olduğu bildiriliyor. Fitne nasıl olur da katillikten daha kötü denmediği gibi, gıybet nasıl olur da zinadan daha kötüdür denmez. Adam öldürmek bir suç ise, fitne birçok suçlara sebep olabilir. Fitnenin, birçok anlamı vardır. Daha çok küfür, bozgunculuk, bölücülük, bela, imtihan gibi anlamlara gelir. Fitne, birçok müslüman kanı dökülmesine veya bir müslüman ülkenin küffârın eline geçmesine sebep olabilir.

    Bir kimse, nefsine, şeytana ve kötü arkadaşa uyup zina etmişse, sonra pişman olup bir daha yapmamışsa, Allah’ü Teâlâ onun tevbesini kabul eder. Ama gıybet, söz taşımak, birçok fitnelere sebep olabilir. Gıybete kolayca girildiği, zararının sınırı olmadığı için bu şiddetli bir ikazdır. 

    “Gıybet ve kovuculuk, kişinin imanını zayıflatarak yok eder.”[İsfehani]

    “Biri için söylenen kusur, onda varsa, gıybettir, yoksa iftira olur.”[Müslim]

    “Gıybet edenin duası kabul olmaz.” [Şir’a]

    “Gıybet eden Cehennemliktir.”[İsfehani]

    Fudayl b. lyad kuddise sirruh buyurur:”Gıybetimi yapan düşmanım, dostumdan daha faidelidir. Çünkü onun sevabları bana yazılmaktadır. Müslümanlar hakkında hiç bir dedikoduyu dinlemek muvafık olamaz. Söz taşıyan, dedikodu, gıybet yapan ise fasıkdır, günahkârdır.”

    Resûlü Ekrem(s.a.v):”Söz taşıyan Cennete giremez”. Buyurmuşlardır.(Mükaşefetül Kulub,İ.Gazali sh.579.Y.Arıkan) Bir kimseyi senin yanında kötüleyen, bilmelidir ki o huy onda olduktan sonra, seni de başkası yanında kötüler. Bu ahlakdaki insanlardan daima uzak durmaya çalışmalıdır.

    Efendimiz(s.a.v):”Allah’ın yanında en sevimliniz; ahlakı en güzel olanlarınız, ailesine karşı vazifelerini yapanlarınız, ülfet edenleriniz ve kendileriyle ülfet olunanlarınızdır. Allah’ın yanında en sevimsiz olanınız ise; ondan ona söz götürenleriniz, arabozuculuk yapanlarınız ve doğru kişilere kusur arayanlarınızdır.”Buyurdu.(Mükaşefetül Kulub,İ.Gazali sh.579.Y.Arıkan)

    “Dört kişinin, çektikleri şiddetli azaptan, Cehennemdekiler rahatsız olur. Biri, ateşten bir tabut içindedir, ikincisi bağırsaklarını yerde sürür, üçüncüsü kan ve irin kusar, dördüncüsü kendi etini yer. İlki borçlu olarak öldü. İkincisi idrardan sakınmazdı. Üçüncüsü, müstehcen konuşurdu. Dördüncüsü, gıybet ve kovuculuk ederdi.”[Taberani] 

    “Beş şey oruç ve abdestte hayır bırakmaz: Yalan, gıybet, söz taşıma, şehvetle harama bakmak, yalan yere yemin etmek.”[Deylemi]

    “Oruç, ateşe kalkandır. Gıybetle parçalanmadıkça korur.”[Buhari]

    “Gıybet yapmayan Allah’ü Teâlânın güvencesindedir.”[İbni Huzeyme]

    “Leş yemek, gıybet ederek, arkadaşının etini yemekten daha hafiftir.”[Ebuşşeyh]

    Resulullah (s.a.v) gıybet edene, “Tevbe et, kardeşinin etini yedin”buyurdu. (Taberani, İ. Ebi Şeybe)

    İbni Ömer (r.a)ın rivayrtindede Efendimiz(s.a.v):”Cenab-ı Hak cenneti yarattığı zaman ona “konuş!”Dedi. Cennet dediki: Ya Rabbi, Bana giren mesud olsun! Cenab-ı Hak’da: İzzetim ve celalim hakkı için söylüyorum. Sekiz zümre sende ikamet etmiyecek.1-Alkollü içki içen ayyaşlar.2-Helali olmayanlarla bulunmakta israr edenler, zina edenler.3-Koğuculuk yapanlar, laf getirip götürenler.4-Kendi nikahlı karısını başkasına peşkeş çekenler.5-Zulümkar zaptiye memurları.6-Kadınlaşan erkekler.7-Sıla-i Rahim yapmayanlar.8-Allah adı üzerine söz verip sözünü ifa etmeyenler.”Buyurdu.(Mükaşefetül Kulub,İ.Gazali sh.580.Y.Arıkan)

    Peygamber (s.a.v) Efendimizin (Vârislerim) dediği, Allah’ü Teâlânın güvendiği zatlara yani İslam âlimlerine karşı en azından edebi muhafaza etmeli, din düşmanlarına aldanıp suizan etmemeli. Allah’ü Teâlânın, dinini, soysuzlara karşı bu mübarek zatlar vasıtasıyla muhafaza edip, yaydığını unutmamalı.

    Gıybetin Dünyevî ve Uhrevî Cezaları

    Gıybetin uhrevî cezasına gelince, öncelikle gıybet kul hakkını ihlal etmektir. Kul hakkına riayet etmeyen bir mü’minin ahiret günü durumunu anlatırken Allah Resûlü (s.a.v) ondan müflis diye bahseder. Şöyle ki, bir defasında Ashab-ı kiramla beraberken Resûlullah (s.a.v) "Müflis kimdir?" diye sordu. Bunun üzerine sahabe efendilerimiz "Bizim aramızda müflis, parası ve malı olmayan kimsedir." dediler. Resûlullah (s.a.v): "Şüphesiz ki ümmetimin müflisi, kıyamet günü namaz, oruç ve zekât sevabıyla gelip, fakat şuna sövüp, buna zina isnad ve iftirası yapıp, şunun malını yiyip, bunun kanını döküp, şunu dövüp, bu sebeple iyiliklerinin sevabı şuna buna verilen ve üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları kendisine yükletilip sonra da cehenneme atılan kimsedir." buyurdular.(.Müslim, Birr 59. Tirmizî, Kıyamet 2.Ebu Davud, Edeb 40.)

    Peygamber (s.a.v)Efendimiz bir başka hadislerinde, gıybet edenlerin akıbetini şöylece tasvir eder: "Mirac gecesinde, bakır tırnakları olan bir kavme uğradım. Bunlarla yüzlerini (ve göğüslerini) tırmalıyorlardı. ‘Ey Cebrail! Bunlar da kim?’ diye sordum. ‘Bunlar, insanların etlerini yiyenler ve ırzlarını (şereflerini) payimal edenlerdir.’ şeklinde cevap verdi."[Ebu Davud]

    “Miraca çıkarıldığımda, ateşten makaslarla derileri kesilen kimselere rastladım. “Bunlar kimlerdir, Ya Cebrail?” dedim:“Bunlar zina için süslenenlerdir.” diye cevap verdi. Sonra bir pislik çukuruna rastladım. Çok pis kokuyordu. Oradan acı acı bağırmalar işittim. “Bunlar kimdir, Ya Cebrail?” dedim:“Bunlar zina için süslenen ve onlara helal olmayanı yapan kadınlardır.” dedi. Daha sonra memelerinden asılan bir gurup kadınlara ve erkeklere rastladım. “Bunlar kimdir Yâ Cebrail?” deyince de:“Bunlar kaş ve gözleri ile işaret ederek insanlarla alay eden ve gıybet edenlerdir.” dedi. Bu Allah’ın: “Hümeze olan (insanları arkadan devamlı ayıplayıp çekiştiren), yüzlerine karşı (da onlarla) alay etmeyi âdet edinen her kişinin vay hâline!”(Hümeze Suresi,1) ayetiyle bildirilmiştir.”(Beyhâkî)

    Gıybet edenin kabir azabı çok dehşetlidir. Ashab-ı Kiramdan Ebu Umame (r.a) şöyle anlattı: Resulullah (s.a.v) Baki(Medine) mezarlığına geldi. İki zengin kişinin kabri yanında durdu ve bu kabirlere:“Filan erkek ve filan kadını defnettiniz mi? Yahut filan ve filan erkekleri defnettiniz mi?” diye sordu. Ashab:“Evet ya Resulallah!” dediler. Resulullah (s.a.v):“Filan şimdi oturtuldu ve dövüldü.” dedikten sonra: “Kudret ve iradesiyle yaşadığım Allah’a yemin ederim ki, öyle dövüldü ki, kırılmadık bir azası kalmadı. Kabrini de ateş sardı, öyle feryad etti ki, insan ve cinden başka bütün yaratıklar onu işittiler. Eğer kalbiniz bozuk olmasa ve çok konuşmasanız benim işittiğimi siz de işitirsiniz.” buyurdu. Sonra ashab:“Günahları ne idi Ya Rasullah!” diye sorduklarında, Resulullah (s.a.v:“Şu, idrardan iyi temizlenmezdi, öbürü ise insanların etlerini yerdi (gıybet ederdi)” buyurdu.(İbni Cerir et-Taberi)

    Hz.Cabir ibn-i Abdullah (r.a) şöyle rivayet ediyor:“Resulullah (s.a.v) ile beraberdik. Sonra sahiplerine azap edilmekte olan iki kabir başına gelip şöyle dedi: “Bunlar büyük ve meşakkatli bir işten dolayı azap edilmiyorlar. Bunlardan biri, (hayatında) insanları gıybet ederdi. Diğerine gelince, idrardan sakınmazdı (sızıntı ve sıçrıntılarından korunmazdı).”Sonra Resulullah (s.a.v) bir veya iki yaş çubuk istedi de, onları kırdı. Sonra emretti de, bunların her biri bir kabir üzerine dikildi. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Bu iki çubuk yaş bulundukları müddet yahut kurumadıkları müddet azapları hafifler.” (İmam Ahmed,Müsned) 

    Gıybetin dünyadaki cezasına gelince öncelikle toplumda ve fertler arasında kardeşliği ortadan kaldırır ve böylece yardımlaşma gibi hayırları engeller. Ayette öldürmekten daha beter olarak anlatılan fitneye sebep olur. Fitne ise pek çok günahı beraberinde getirir. Ayrıca başkalarının kusurlarını araştırıp ortaya dökmek ters tepen bir silaha benzer. Böyle kişiler dünyada kimin ayıbını ve kusurunu ifşa etmişlerse Allah onları evlerinde bile olsa benzer bir şekilde rezil eder. Gıybet edenler kınayıp ayıpladıkları kusurlarla imtihan edilir, ekseriyetle benzer şeyler başlarına gelmeden dünyadan göç etmezler. Nitekim Allah Resûlü "Her kim, Müslüman kardeşini bir günah yüzünden ayıplarsa, onu kendisi de işleyinceye kadar ölmez." buyurmuştur.(Tirmizî, kıyamet 53.)

    GIYBETİN KEFARETİ

    Gıybet etmenin kefareti, üzülüp tevbe etmek ve helalleşmektir. Pişman olmadan helalleşmek, riya olur, ayrı bir günah olur. Gıybet, üç türlüdür: 

    1- (Bu gıybet değil, onda olan şeyleri söyledim) demek. Böyle söylemekle, harama helal demiş olur ki, çok tehlikelidir. 

    2- Gıybet olunan, bunu duymuşsa, tevbe etmekle affedilmez. Onunla helalleşmek de gerekir.Bir hadisinde Efendimiz(s.a.v): “Gıybetini yaptığı kişi, gıybet edeni affetmedikçe, mağfiret olunmaz.” buyurur.[Deylemi]

    3- Gıybet olunanın bundan haberi yoksa tevbe ve istiğfar etmekle ve ona hayır dua etmekle affolur. (Ya Rabbi beni de, gıybetini ettiğim kişiyi de affet) diye dua etmelidir! 

    Efendimiz(s.a.v):”Gıybetin kefareti, gıybet edilenin mağfireti için dua etmektir.” [İbni Lâl]

    “Gıybet eden, gıybet edilen için mağfiret dilerse gıybet günahına kefaret olur.” Buyurur. [Hatib]

    GIYBETİN CAİZ OLDUĞU HALLER

    İslâm âlimleri gıybetin bazı durumlarda caiz olabileceğini, başka bir ifadeyle birileri hakkındaki konuşmaların bazı kayıtla gıybetin kapsamına girmeyeceğini söylemişlerdir:

    a) Yetkili ve görevli bir kişiye kendisine yardım etmesi, maruz kaldığı haksızlığı bertaraf etmesi için şikâyette bulunmak, bir hâkime derdini anlatmak gıybet olmaz.

    b) Etrafına zararlı bir kişiye karşı, onunla ortak çalışmak isteyen ve sana danışan bir kardeşini uyarmak maksadıyla söylediğin ‘Onunla teşrik-i mesai etme. Çünkü zarar göreceksin.’ gibi sözler gıybet olmaz. 

    c) Tahkir ve teşhir maksadıyla olmayıp sadece tarif ve tanıttırmak maksadıyla bir kişi hakkında "O topal adam filân yere gitti." gibi sözler de gıybet olmaz. 

    d) Yine gıybet edilen adam fâsık-ı mütecahir ise, söz gelimi açıktan içki içer ve utanmazsa, fenalıktan sıkılmıyorsa, belki işlediği seyyiatla iftihar ediyorsa, zulmüyle telezzüz ediyorsa, bu kişi hakkında içki içiyor demek gıybet olmaz. Ancak açıktan içki içiyor, sıkılmıyor diye bu kişinin diğer kusurlarını ortaya dökmek gıybettir. İşte bu sayılan maddelerde art niyet olmaksızın ve sırf hak ve maslahat için gıybet caiz olabilir.


Etiketler: Gıybet nedir, Gıybetin Zararı Cezası ve Kefareti, Gıybetin Zararları, gıybetin cezası, gıybet edenin cezası, gıybetin caiz olduğu yerler | Mekteb-i Derviş

Not: HTML'e dönüştürülmez!
    Kötü           İyi
Benzer Konular