Mekteb-i Derviş | İslam

    MEVLİD KANDİLİ NEDİR, NE ZAMAN, ÖNEMİ NEDİR, NELER YAPILIR?

    Peygamber (s.a.v) Efendimiz: ”Ben atam İbrahim'in (a.s) duası, Kardeşim İsa'nın (a.s) müjdesi, Annem Âmine Hatunun da rüyasıyım.”

    “Ey Habibim.Biz Seni alemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya Suresi,107)

وَمَآ اَرْسَلْنَاكَ اِلَّا كَآفَّةً لِلنَّاسِ بَش۪يرًا وَنَذ۪يرًا وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ ﴿٢٨﴾ “Habibim, Biz seni rahmetimizin müjdecisi, azabımızın habercisi ve bütün insanların Peygamberi olmaktan başka bir sıfatla göndermedik. Fakat insanların çoğu bilmezler.” (Sebe suresi, 28)

يَٓا اَيُّهَا النَّبِيُّ اِنَّٓا اَرْسَلْنَاكَ شَاهِدًا وَمُبَشِّرًا وَنَذ۪يرًا “Ey Nebi! Şüphesiz Biz seni bir şahid, bir müjdeci ve bir uyarıcı ve Allah’a Onun izniyle bir davetçi ve nur saçan bir kandil olarak gönderdik.” (Ahzab Suresi, 45)

    “Yüce Allah (c.c), İbrahim oğullarından İsmail'i (a.s) seçti. İsmail oğullarından Kinane oğullarını, Kinane oğullarından Kureyş'i, Kureyş'ten Haşim oğullarını, Haşim oğullarından da Beni seçti.” (ibn Sad,Tabakat c.1 sh.20. A.b. Hanbel Müsnet c.4 sh.107.M.A. Köksal İsl.Tarihi Mekke Dönemi.)

    Ben Muhammed bin Abdullah bin Abdulmuttalibim. Yüce Allah(c.c)mahlukatı yarattı ve Beni,onların en hayırlılarının içinde bulundurdu.Sonra,onları iki fırkaya ayırdı vre Beni,onların en hayırlı fırkasının içinde bulundurdu.Sonra,onları kabilelere ayırdı ve Beni,onların en hayırlı olan kabilesinin içinde bulundurdu. Sonra,onları ailelere ayırdı ve Beni,onların en hayırlısı içinde bulundurdu.Ben,Sizin,aile yönünden de,en hayırlınızım.Nefs yönündende en hayırlınızım.” (A.b.Hanbel, Müsned.c.1sh.210.Tirmizi, Sünen,c.5.sh.584.İbn.Esir, Camiul Usul,c.9,sh.397 M.A.Köksal, İsl.Tarihi, Mekke Dönemi)

    Her türlü manevi, ahlaki, vicdani ve medeni değerlerin ayaklar altına alındığı, bireysel menfaatlerin ön plana çıktığı, insanlığın zararına olan her davranışın adeta itibar gördüğü bir zamanda Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v), insanlığın ufkunu aydınlatan bir rahmet olarak doğmuştur.

    Onun gelişi, kaybolan tevhid akidesini yeniden canlandırmış ve insanlık için aydınlık bir devir açmıştır. Peygamberler zincirinin son halkası olarak gönderilen bu büyük ve eşsiz insan, cehaletin her türlüsüne karşı savaş açmış, getirdiği ilim ve tefekkür anlayışıyla karanlıkları aydınlatmış, hak, eşitlik, merhamet, sevgi, hoşgörü gibi kötü duyguları da ortadan kaldırmak suretiyle kardeşliği pekiştirmiş, böylece kan ve gözyaşını sona erdirmiştir.

    Efendimiz(s.a.v)Buyurur ki: “Ben, Âdemoğulları soylarının en hayırlı, en temiz olanlarındanım. Devirden devire, aileden aileye geçe geçe, nihayet, şu içinde bulunduğum aileden vücuda geldim.”(İbn Sad, Tabakat, c.1 sh.25.Buhari c.5 sh.166.Beyhaki, Delailün-Nübüvve c.1 sh.136-37.Ebül Fereç ibn.Cevzi el Vefa,c.1 sh.77)

    Ben, Muhammed b.Abdullah,b.Abdulmuttalib,b.Haşim,b.Abdi Menaf, b.Kusay,b.Kilab, b.Mürre, b.Kab, b.Lüey, b.Galib, b.Fihr, b.Malik, b.Nadr, b.Kinane, b.Huzeyme, b.Müdrike, b.İltyas, b.Mudar, b.Nizar, b.Makad, b.Adnan….İsmail(a.s) b.İbrahim(a.s).”

Halk ne zaman, iki kısma ayrılsa, Muhakkak, Allah beni onların en hayırlısının içinde bulundurmuştur.

Ben, cahiliye devrinin kötülüklerinden hiçbir şey bulaşmaksızın, ana ve babamdan meydana geldim.

Ben, ta Âdem(a.s)den, babama ve anneme gelip ulaşıncaya kadar, hep nikah mahsulü olarak meydana geldim. Asla zinadan meydana gelmedim.

    Ben, sizin, nefs yönünden de,en hayırlınızım. Baba soyu yönünden de en hayırlınızım.” (Hakim, Marifetü Ulumül Hadis, Sh.170-71.Beyhaki, Delailün Nübüvve,c.1 sh.136.Suyuti C.Sagir,c.1 sh.107)

    Ashab-ı Kiramdan Meyseretül Fecr (r.a) Efendimize sorarlar: ”Ya Resulallah! Sen, Ne zaman peygamber oldun? Efendimiz (s.a.v) de: Âdem( a.s) daha Ruh ile cesed arası bir var iken. Buyurdu.(İbn Sad, Tabakat, c.1 sh.148.A.b.Hanbel, Müsned, c.5 sh.59)

Kata de(r.a)rivayetinde de: ”Peygamber Efendimiz (s.a.v) yaratılışta peygamberlerin evveli, peygamber olarak gönderilişte de ahiri idi. Buyurur. (İbn Sad, Tabakat c.1 sh.148.Ebu Nuaym Delailün-Nübüvve c.1 sh.12)

    Efendimiz (s.a.v) yine bir hadislerinde: ”Adem(a.s)daha balçık halinde iken, Ben, Ümmül Kitapta Abdullah ve Hatemül Enbiya idim.Size bunun manasını haber vereyim: Ben, Atam İbrahim'in (a.s.) duasıyım. İsa'nın (a.s), kavmine geleceğini müjdelediği Peygamberim. Annemin de Rüyasıyım ki, Annem bana hamile olduğu zaman rüyasında, Şam köşklerinin kendisini aydınlatan bir Nur’un, kendisinden çıktığını görmüştü. Zaten, peygamberin anneleri, böyle rüya görürler.” buyurmuşlardır. (İbn Sad,Tabakat c.1 sh.149.A.b. Hanbel Müsned,c.4 sh.128.Taberi Tefsir,c.1 sh.556.Beyhaki, Delailün Nübüvve,c.1 sh.69-71.Heysemi, Mecmuatüz Zevaid, c.8 sh.223. M.A. Köksal, İsl.Tarihi, Mekke Dönemi.)

    Aziz Kardeşlerim!

    Peygamber Efendimiz (s.a.v) Pazartesi günü doğdu, Kur’an o günde nazil oldu, Peygamberliği, hicreti, medineye varışı, vefatı, Hacerül Esvedi yerine koyması hep pazartesiye dek gelmiştir. (El Bidaye ven Nihaye, 2/242, A. Bin Hanbel)

    Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in soyu en temiz soydur. Babası Hz. Abdullah (r.a.), Annesi Hz. Âmine (r.a.), dedesi Hz. Abdülmuttalip (r.a.), sütannesi Hz. Halime (r.a.), Ebesi Şifa hatundur. Miladi 571 yılında, Kameri aylardan Rebiül-Evvel ayının 12. gecesi dünyayı şereflendirmiş, geleceği bütün peygamberler tarafından müjdelenmiş, kutsal kitaplarda belirtilmiş, dünyaya gelişinde, harikulade haller zuhur etmiş, Cenab-ı Hakk’ın kendi nurundan ve ruhundan en evvel yarattığı, beşer olarakta en son gönderdiği hatemül enbiyadır O. Şairler, âşıklar ne güzel söylemiş. Âlemler nura gark oldu. Muhammed doğduğu gece, mümin münafık fark oldu, Muhammed doğduğu gece. Ona inananlar, onun yolunda yürüyenler, onun gösterdiği hedeflere koşanlar kurtuluşa ermişlerdir.

    Onu görmeyenler, ona inanmayanlar, onun yolunda gitmeyenlerde ebediyen karanlıkta kalmışlar, Allah’ın rahmetinden mahrum kalmışlardır.

    Peygamber Efendimizin Doğum Anı

    Peygamberimiz (s.a.v)’in muhterem annesi Hz. Âmine (r.anha) diyor ki:

    “Oğlumun doğumu sırasında ben evimde yalnız idim. Bir aralık evin üzerinden büyük bir şey inerek üzerime bütün kuvvetiyle yüklendi. Bir de bir Akkuş kanadını bana sürdü, derhal benden korku denilen şey zail oldu. Susamıştım, hemen bana bir şerbet verdiler. O sırada baktım ki uzun boylu, güzel yüzlü bir takım kadınlar, beni seyrediyorlar. İşte bu sırada oğlum dünyaya geldi.”

    Safiyye binti Abdulmuttalib de şöyle anlatıyor: “Peygamberimizin doğum gecesinde ben, Amineye ebelik yaptım. Muhammedin nuru odada bulunan ışığın ziyasını bastırdı. O gece altı alamet gördüm: Yeryüzüne gelince secde etti. Secdeden başını kaldırınca hoş ve hafif bir dil ile Lailahe illallah ene resulullah dedi. Onun nurundan evin içi rûşen oldu. Onu yıkamak istedim, fakat bir ses işittim ki; Ey Safiye, sen kendine zahmet verme, biz onu yıkayıp pak olarak dünyaya getirdik.

    Erkek mi, kız mı diye baktığım zaman sünnet olmuş ve göbeği de kesilmiş olarak gördüm. Onu kundağa sarmak istedim, arkasında nübüvvet mührünü iki omzunun tam ortasında La ilahe illallah Muhammed ün Resulullah yazılı olduğunu gördüm.

    “Dikkat ediniz! Ben Allah’ın Habibiyim. Bunu öğünmek için söylemiyorum. Kıyamet gününde, Livayı Hamd benim elimde olacaktır. Bunu öğünmek için söylemiyorum. Ogün ilk şefaat eden ve şefaati ilk olarak kabul edilen, Ben olacağım. Bunu öğünmek için söylemiyorum. Cennet kapılarının halkalarını ilk defa çalan Ben olacağım. Rabbim bana Cenneti açacak ve beraberimde müminlerin fakirleri olduğu halde beni Cennete sokacaktır. Öğünmek için söylemiyorum. Geçmişlerin ve geleceklerin en değerlisiyim. Bunları öğünmek için söylemiyorum.” (Tirmizi)

    “Toprağı yarılarak kabirden ilk kalkan Ben olacağım.Üzerime Cennet elbiselerinden bir elbise giydirilecek ve sonra Arş’ın sağında duracağım.İnsanlardan o makamda duran Benden başka kimse bulunmayacaktır.” (Tirmizi)

    “Kıyamet günü peygamberlerin İmamı,Hatibi ve hepsinin şefaatçisi olacağım.Bunu öğünmek için söylemiyorum.” Buyurur.(Tirmizi)

Müslümanlar arasında müstesna bir yere sahip olan bu gece, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)’in evrensel risaletini, yüce ve örnek ahlakını anmak amacıyla asırlardan beri “Mevlid Kandili” olarak kutlanmaktadır.

    Mevlid, Türkler ve bütün Müslümanlar arasında köklü bir gelenektir. Her mevlidde okunan Kur’an-ı Kerim, sanki orada bulunan cemaat için bir kere daha nazil oluyormuş gibi gönülleri aydınlatır, ruhları serinletir, ferahlatır.

    Mevlid, dini ve milli bir terbiye müessesesidir. Sessiz sedasız kendi halinde işleyip duran bir milli birlik mertebesi, zarif ve samimi Türk dindarlığının estetik bir formudur.İnsanın dünya ve ahiret mutluluğunu sağlamayı hedefleyen, onun mantık ve vicdanını aydınlatan, manevi varlığımızı karartan her türlü kötülük ve olumsuzluktan arındırıp, ahlaki değerlere yönelterek, bizi mutedil ve huzurlu bir ruh yapısına ulaştıran; Kur’an-ı Mübin’dir. Ve O’nu hayatına uygulayarak bu yolda bizlere örnek ve kılavuz olan da Hz. Muhammed (s.a.v)’dir.

    Efendimiz(s.a.v):”Beni Rabbim terbiye etti, edebimi ne güzel eyledi. Buyurur. (Camius Sagir)

    Bizler O eşsiz insanın, önümüzü aydınlatan ışığı ile yüzyıllardır mutlu ve huzurlu bir hayat sürdük ve bütün işlerimizde hep onu örnek aldık.

Yine Efendimiz(s.a.v): ”Ben ancak ahlakın güzelliklerini tamamlamak için gönderildim" buyurur. (A.B.Hanbel, Müsned)

يَآ اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوٓا اَط۪يعُوا اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَلَا تَوَلَّوْا عَنْهُ وَاَنْتُمْ تَسْمَعُونَۚ ﴿٢٠﴾

    “Ey iman edenler! Allah’a ve Resulüne itaat edin. (Kur’an nasihatlarını) dinlediğiniz halde, Peygamberin emirlerinden yüz çevirmeyin.” (Enfal suresi, 20)

يَآ اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوٓا اَط۪يعُوا اللّٰهَ وَاَط۪يعُوا الرَّسُولَ وَلَا تُبْطِلُوٓا اَعْمَالَكُمْ ﴿٣٣﴾

    “Ey iman edenler! Allah’a iman edin. Peygambere itaat edin. İşlerinizi boşa çıkarmayın” (Muhammed suresi, 33)

مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللّٰهِۜ وَالَّذ۪ينَ مَعَهُٓ اَشِدَّآءُ عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَآءُ بَيْنَهُمْ تَرٰيهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنَ اللّٰهِ وَرِضْوَانًاۘ س۪يمَاهُمْ ف۪ي وُجُوهِهِمْ مِنْ اَثَرِ السُّجُودِۜ ذٰلِكَ مَثَلُهُمْ فِي التَّوْرٰيةِۚۛ وَمَثَلُهُمْ فِي الْاِنْج۪يلِ۠ۛ كَزَرْعٍ اَخْرَجَ شَطْـَٔهُ فَاٰزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوٰى عَلٰى سُوقِه۪ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغ۪يظَ بِهِمُ الْكُفَّارَۜ وَعَدَ اللّٰهُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُمْ مَغْفِرَةً وَاَجْرًا عَظ۪يمًا ﴿29﴾

    “ Muhammed Allah’ın peygamberidir. Onunla bulunanlar da kâfirlere karşı çok çetin ve sert, birbirlerine karşı çok merhametlidirler. Onları Rükuya varırken, Secde ederken görürsün. Allahtan lütuf ve hoşnutluk isterler. Yüzlerinde Secde izinden nişanları vardır. İşte bu onların Tevrat’ta ve İncil’de anlatılan durumlarıdır…..” (Fetih Suresi,29)

وَاَط۪يعُوا اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَلَا تَنَازَعُوا فَتَفْشَلُوا وَتَذْهَبَ ر۪يحُكُمْ وَاصْبِرُواۜ اِنَّ اللّٰهَ مَعَ الصَّابِر۪ينَۚ ﴿٤٦﴾

    “Allah’a ve Resulüne itaat edin. Birbirinizle çekişmeyin. Sonra içinize korku düşer, kuvvetiniz gider (yıkılırsınız). Birde sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfal suresi, 46)

يَآ اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوٓا اَط۪يعُوا اللّٰهَ وَاَط۪يعُوا الرَّسُولَ وَاُو۬لِي الْاَمْرِ مِنْكُمْۚ فَاِنْ تَنَازَعْتُمْ ف۪ي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ اِلَى اللّٰهِ وَالرَّسُولِ اِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِۜ ذٰلِكَ خَيْرٌ وَاَحْسَنُ تَاْو۪يلًا۟ ﴿٥٩﴾

    “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygamber Hz. Muhammed (s.a.v)’e ve sizden olan idarecilere itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz. Allah’a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız onu Allah’a ve Resulüne götürün. Kur’an ve sünnete göre halledin. Bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir.” (Nisa suresi, 59)

وَاَط۪يعُوا اللّٰهَ وَالرَّسُولَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَۚ ﴿١٣٢﴾

    “Allah’a ve Resulüne itaat edin ki, ebedi rahmete kavuşturulasınız.” (Âl-i İmrân suresi, 132)

وَمَنْ يُطِعِ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَيَخْشَ اللّٰهَ وَيَتَّقْهِ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْفَآئِزُونَ ﴿٥٢﴾

    “Her kim Allah’a ve Resulüne itaat eder, Allah’a saygı duyar ve O’ndan sakınırsa, işte asıl bunlar mutluluğa erenlerdir.” (Nur suresi, 52)

وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَم۪يعًا وَلَا تَفَرَّقُواۖ...

    “Hepiniz toptan Allah’ın ipine (Kur’an’a, İslam’a, Resulüne) sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın…” (Âl-i İmrân suresi, 103)

    Aziz Kardeşlerim!

    Peygamber Efendimiz (s.a.v): اِنَّ اَصْدَقَ الْحَدِيثِ كِتَابُ اللهِ وَاَحْسَنَ الْهَدْىِ هَدْىُ مُحَمَّدٍ “Sözün en doğrusu Allah’ın kitabı, yolun en güzeli de Muhammed (s.a.v)’in yoludur.” (Buhari; Müslim; Tac, c.1, sh. 44)

    “Ümmetimin hepsi cennete girer. Yalnız istemeyenler hariç. ”Ya Resulallah, cennete girmeyi kim istemez? Denilince;“ Bana itaat eden cennete girer. Beni dinlemeyen cenneti istememiş demektir.” (Buhari, R.S.Terc. c. 1, sh. 198, No: 158) buyurur.

قُلْ يَآ اَيُّهَا النَّاسُ اِنّ۪ي رَسُولُ اللّٰهِ اِلَيْكُمْ جَم۪يعًاۨ الَّذ۪ي لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۚ لَآ اِلٰهَ اِلَّا هُوَ يُحْي۪ وَيُم۪يتُۖ فَاٰمِنُوا بِاللّٰهِ وَرَسُولِهِ النَّبِيِّ الْاُمِّيِّ الَّذ۪ي يُؤْمِنُ بِاللّٰهِ وَكَلِمَاتِه۪ وَاتَّبِعُوهُ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ ﴿١٥٨﴾

    “Ey Muhammed (s.a.v) de ki: Ey insanlar! Şüphesiz ben yer ve göklerin hükümranlığı kendisine ait olan Allah’ın hepinize gönderdiği peygamberiyim. Ondan başka hiçbir ilah yoktur. O diriltir ve öldürür. Öyleyse, siz de, Allah’a ve O’nun bütün sözlerine îmân eden ümmî nebîsi Resûlüne îmân edin. O’na uyun ve doğru yolu bulun.” (A’raf suresi, 118)

لَقَدْ كَانَ لَكُمْ ف۪ي رَسُولِ اللّٰهِ اُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِمَنْ كَانَ يَرْجُوا اللّٰهَ وَالْيَوْمَ الْاٰخِرَ وَذَكَرَ اللّٰهَ كَث۪يرًاۜ ﴿21﴾

    “Andolsun ki, Resulullahda sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı arzu edenler ve Allah’ı çok zikredenler için, güzel bir örnek vardır.” (Ahzab suresi,21)

    “Efendimiz(s.a.v)Buyurdular ki: ”Varlığım kudret elinde bulunan Allah’a yemin ederim ki, Bu ümmetten Yahudi olsun, Hristiyan olsun, Kim Benim Peygamberliğimi duyarda, Benim getirdiğime iman etmeden ölürse mutlaka Cehennemliklerden olur.” (Müslim)

Ne zaman ki, O’ndan ve Onun getirdiği mesajdan Kur’an’dan, İslam’dan uzaklaşmaya, Şahsi hırs ve ihtiraslarımızın peşinden koşmaya başladık, işte o zaman imamesi kopmuş tesbih gibi darma dağın olduk, çeşitli sıkıntı ve musibetlerle karşı karşıya kaldık.

    Problemler karşısında bunalan insanlarımız, dini konularda yeterli birikimi olmayan, ehliyetsiz ve liyakatsiz kişilerin değişik mekânlarda, mutluluk reçetesi olarak sundukları çözüm yollarına yönelmeye başladılar.

    Bu reçeteler çözümden daha ziyade daha büyük problemler doğurdu. Bugün bütün insanlık, huzur ve güven dolu bir hayat yaşamanın özlemini çekmektedir.

İlahi irade, bu mukaddes hakkı bütün insanlara bahşetmiş, insanları bu kudsi haktan bırakma yetisini hiçbir kimseye vermemiştir. Temiz ve güven dolu bir hayata erişmenin usul ve esaslarına dair bilgilerde Cenab-ı Hak tarafından, sevgili habibi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) vasıtasıyla insanlığa bildirilmiştir.

Bunun adı da İslam’dır. İslam; kavganın değil barışın, ayrılığın değil birliğin ifadesidir. Toplumu rahatsız eden, insanların huzurunu kaçıran hiçbir hareketi dinimiz hoş görmez ve onaylamaz.

اَلَّذ۪ينَ اٰتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَعْرِفُونَهُ كَمَا يَعْرِفُونَ اَبْنَآءَهُمْۜ وَاِنَّ فَر۪يقًا مِنْهُمْ لَيَكْتُمُونَ الْحَقَّ وَهُمْ يَعْلَمُونَ ﴿146﴾

    “Kendilerine kitap verdiklerimiz Onu, öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Buna rağmen onlardan bir gurup, bile bile gerçeği gizlerler. İman etmezler.” (Bakara Suresi 146)

    Bugün düştüğümüz veya düşürüldüğümüz bu problemlerden çıkış, kurtuluş vardır. O da Allah Resulünün bildirdiği gibi; Kur’an ve Sünnete yapışarak bu bataklıktan çıkmak, asrın idrakine İslam’ı anlatmak ve yaşamaktır.

بِالْبَيِّنَاتِ وَالزُّبُرِۜ وَاَنْزَلْنَآ اِلَيْكَ الذِّكْرَ لِتُبَيِّنَ لِلنَّاسِ مَا نُزِّلَ اِلَيْهِمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ ﴿44﴾

    “Resulüm!Biz sana da Kur’an-ı indirdik ki,kendilerine indirileni insanlara açıklayasın.” (Nahl Suresi,44)

قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللّٰهَ فَاتَّبِعُون۪ي يُحْبِبْكُمُ اللّٰهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْۜ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَح۪يمٌ ﴿٣١﴾ قُلْ اَط۪يعُوا اللّٰهَ وَالرَّسُولَۚ فَاِنْ تَوَلَّوْا فَاِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْكَافِر۪ينَ ﴿٣٢﴾ “(Resulüm) De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki,     Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir. De ki: Allah’a ve Resulüne itaat edin. Eğer yüz çevirirse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez.” (Âl-i İmrân suresi, 31-32)

مَنْ يُطِعِ الرَّسُولَ فَقَدْ اَطَاعَ اللّٰهَۚ وَمَنْ تَوَلّٰى فَمَآ اَرْسَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ حَف۪يظًاۜ ﴿٨٠﴾

    “Kim Resule itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur. Yüz çevirene gelince, Seni onların başına bekçi göndermedik.” (Nisa suresi, 80)

وَمَنْ يُطِعِ اللّٰهَ وَالرَّسُولَ فَاُو۬لٰٓئِكَ مَعَ الَّذ۪ينَ اَنْعَمَ اللّٰهُ عَلَيْهِمْ مِنَ النَّبِيّ۪نَ وَالصِّدّ۪يق۪ينَ وَالشُّهَدَآءِ وَالصَّالِح۪ينَۚ وَحَسُنَ اُو۬لٰٓئِكَ رَف۪يقًاۜ ﴿٦٩﴾

    “Kim, Allah’a ve Resulüne itaat ederse işte onlar, Allah’ın kendilerine lütuflarda bulunduğu peygamberler, sıddîklar, şehitler, Salih kişilerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaştır.” (Nisa suresi, 69)

... وَمَآ اٰتٰيكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهٰيكُمْ عَنْهُ فَانْتَهُواۚ وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ شَد۪يدُ الْعِقَابِۢ ﴿٧﴾

    “Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının. Allah’tan korkun. Çünkü Allah’ın azabı çetindir.” (Haşr suresi, 7)

وَمَا يَنْطِقُ عَنِ الْهَوٰىۜ ﴿٣﴾ اِنْ هُوَ اِلَّا وَحْيٌ يُوحٰىۙ ﴿٤﴾

    “Zira O, arzusuna göre konuşmaz. O’nun bildirdikleri vahyedilenden başkası değildir.” (Necm suresi, 3-4)

اِنَّ الدّ۪ينَ عِنْدَ اللّٰهِ الْاِسْلَامُ۠ وَمَا اخْتَلَفَ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْكِتَابَ اِلَّا مِنْ بَعْدِ مَا جَآءَهُمُ الْعِلْمُ بَغْيًا بَيْنَهُمْۜ وَمَنْ يَكْفُرْ بِاٰيَاتِ اللّٰهِ فَاِنَّ اللّٰهَ سَر۪يعُ الْحِسَابِ ﴿19﴾

    “Allah katında şüphesiz Hak din İslamdır..”(A’li İmran Suresi,19)

وَمَنْ يَبْتَغِ غَيْرَ الْاِسْلَامِ د۪ينًا فَلَنْ يُقْبَلَ مِنْهُۚ وَهُوَ فِي الْاٰخِرَةِ مِنَ الْخَاسِر۪ينَ ﴿85﴾

    “Kim İslamdan başka bir din ararsa onun ki katiyyen kabul edilmeyecek ve o ahirettede kaybedenlerden olacaktır.”(A’li İmran Suresi,85)

يُر۪يدُونَ لِيُطْفِؤُ۫ا نُورَ اللّٰهِ بِاَفْوَاهِهِمْ وَاللّٰهُ مُتِمُّ نُورِه۪ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ ﴿8﴾

    “Onlar(Kafirler,Müşrikler,Hristiyanlar,Yahudiler,İslam Düşmanları)Allah’ın Nurunu ağızlarıyla söndürmek isterler,Halbuki kafirler istemeselerde,Allah Nurunu tamamlayacaktır.(İslamı yeryüzüne hakim kılacaktır.”)(Saf Suresi,8)

    Aziz Kardeşlerim!

    Peygamber Efendimiz (s.a.v); Şu üç haslet kimde bulunursa imanın tadını tatmıştır. Allah’ı ve Onun Resulünü herkesten ve her şeyden fazla sevmek. Sevdiğini ancak Allah için sevmek. İman ettikten sonra ateşe atılmaktan nefret eder gibi küfre dönmekten nefret etmek.” (Buhari, Tecrid-i Sarih 16)

    Kur’an-ı Kerim’de dört yerde Muhammed (s.a.v) ismi bir yerde de Ahmet ismi İsa (a.s.) lisanıyla zikredilmiştir.

وَاِذْ قَالَ ع۪يسَى ابْنُ مَرْيَمَ يَا بَن۪يٓ اِسْرَآء۪يلَ اِنّ۪ي رَسُولُ اللّٰهِ اِلَيْكُمْ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيَّ مِنَ التَّوْرٰيةِ وَمُبَشِّرًا بِرَسُولٍ يَاْت۪ي مِنْ بَعْدِي اسْمُهُٓ اَحْمَدُۜ فَلَمَّا جَآءَهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ قَالُوا هٰذَا سِحْرٌ مُب۪ينٌ ﴿6﴾

    “Hani, Meryem oğlu İsa; ”Ey İsrailoğulları!Şüphesiz ben, Allah’ın size, benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek,Ahmed adında bir peygamberi müjdeleyici(olarak gönderdiği) peygamberiyim demişti. Fakat İsa onlara apaçık mucizeleri getirince, “Bu apaçık bir sihirdir”. Dediler.” (Saf Suresi,6)

وَمَا مُحَمَّدٌ اِلَّا رَسُولٌۚ قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِهِ الرُّسُلُۜ اَفَا۬ئِنْ مَاتَ اَوْ قُتِلَ انْقَلَبْتُمْ عَلٰىٓ اَعْقَابِكُمْۜ وَمَنْ يَنْقَلِبْ عَلٰى عَقِبَيْهِ فَلَنْ يَضُرَّ اللّٰهَ شَيْـًٔاۜ وَسَيَجْزِي اللّٰهُ الشَّاكِر۪ينَ ﴿144﴾

    “Muhammed (s.a.v) ancak bir Peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir.” Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisingeriye(eski dininize)mi döneceksiniz? Kim gerisingeriye dönerse, Allah’a hiçbir zarar veremez. Allah, şükredenleri mükâfatlandıracaktır.”(Âl-i İmran suresi, 144)

مَا كَانَ مُحَمَّدٌ اَبَآ اَحَدٍ مِنْ رِجَالِكُمْ وَلٰكِنْ رَسُولَ اللّٰهِ وَخَاتَمَ النَّبِيّ۪نَۜ وَكَانَ اللّٰهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَل۪يمًا۟ ﴿40﴾

    “Muhammed (s.a.v) sizin erkeklerinizden hiçbirinizin babası değildir. Fakat O, Allah’ın Resulü ve Peygamberlerin sonuncusudur. Allah, herşeyi hakkıyla bilendir.” (Ahzâb suresi, 40)

وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَاٰمَنُوا بِمَا نُزِّلَ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَهُوَ الْحَقُّ مِنْ رَبِّهِمْۙ كَفَّرَ عَنْهُمْ سَيِّـَٔاتِهِمْ وَاَصْلَحَ بَالَهُمْ ﴿2﴾

    “Rableri tarafından hak olarak Muhammed’e indirilen gerçeğe inananların, Allah günahlarını örtmüş ve hallerini düzeltmiştir.” (Muhammed suresi, 2)

    Aziz Kardeşlerim!

    Efendimiz (s.av) Buyuruyor ki: ”Beni seven Cennette benimle beraber olur.” (Tirmizi)

    “Sünneti Seniyyeme tabi olmayan benden değildir.” (Münavi)

    Allah’ı ve Resulünü tanımayan bir insanlığın, Kur’an-ı Kerim’in hükümlerine sırt çeviren bir beşeriyetin, Peygamberinin hayatını örnek almayan bir ümmetin, oğullarına, kızlarına dini ve milli varlığını tanıtmayan bir milletin istikbal kapıları huzurla açılamaz.

    Efendimiz (s.av) Buyurdular ki: ”Benden önce hiçbir peygambere verilmemiş olan beş şey bana verildi.

    1- Bir aylık mesafeye kadar,(düşmanlarımın kalbine)korku salmakla yardım olundum.

    2- Bütün yeryüzü benim için mescid ve temiz kılındı. Ümmetimden herkim, nerede namaza erişirse orada namazını kılsın.

    3- Benden öncekilere helal kılınmamışken, ganimetler bana helal kılındı.

    4- Bana şefaat verildi

    5- Her peygamber yalnız kendi kavmine gönderilirken, ben bütün insanlığa peygamber olarak gönderildim.(Buhari, Tecridi Sarih.223)


    “Şu üç husustada diğer ümmetlerden imtiyazlısınız:

    1- Peygamberiniz size beddua ederek toptan helak olmayacaksınız.

    2- Aranızda batılı destekleyenler, Hakkı müdafaa edenlere karşı üstünlük sağlayamayacaktır.

    3- Ümmetim Hak olmayan şeyde, söz ve karar birliğine varmayacaklardır.”(Ebu Davut)


لَقَدْ جَٓاءَكُمْ رَسُولٌ مِنْ اَنْفُسِكُمْ عَز۪يزٌۘ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَر۪يصٌ عَلَيْكُمْ بِالْمُؤْمِن۪ينَ رَؤُ۫فٌ رَح۪يمٌ "Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir. " (Tevbe Suresi, 128)

اِنَّ اللّٰهَ وَمَلٰٓئِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّۜ يَآ اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْل۪يمًا ﴿٥٦﴾ “Muhakkak ki Allah ve Melekleri Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa’ya (s.a.s.) hep salat ederler. Ey iman edenler! Siz de ona salat edin, selam edin.” (Ahzab suresi, 56)

    Aziz Kardeşlerim!

    Mevlidi Şerif: Umumun hüsnü kabulüne mazhar olmasından anlaşılıyor ki derin bir muhabbet ve hareketli bir aşk ve ihlasla yazılmıştır. Mevlide sonra ilave edilenler istisna edildiği takdirde, öyle ince nükteler, öyle arifane hikmetler ve manalar, öyle tasavvufi kıymetler vardır ki, o sırları ve incelikleri herkes fark edemez.

    Onun için mevlidi şerifi dinlerken, yalnız okuyanın sesine, sedasına, makamları bilip bilmediğine dikkat etmekle kalmayıp, o meclisin ruhaniyetini aramak, zevk ve kerametine varmak gayretini göstermelidir ki, matlup hâsıl olabilsin.

    Matlup da şudur: İslam edeplerine uygun olarak okunan mevlidi şerif münasebetiyle cemaat, peygamber efendimizin tarihi saadetlerini dinlerler, bilmeyenler öğrenir, bilenler tazeler, fahri âlem hazretlerinin peygamber olarak gönderilmesinin hikmetini kısmen olsun anlarlar. Resuli Ekremin büyüklüğünü, şeref ve faziletini takdir ederler. Mucizelerini, kerametlerini, iman ve yakinini, amel ve ahlakını öğrenirler. Merhamet ve medeniyetini öğrenirler. Sultanı enbiyaya karşı imanları, itikadları, hürmet ve muhabbetleri artar. Resuli Kibriya’nın sünnetlerini ihya etmek için aşk ve şevkleri ziyadeleşir.

Eğer cemaatte aşk ve muhabbet tecelli eder ve Resuli Zişan’a kurbiyyet hâsıl olursa, Cenneti alada Resuli Kibriya’ya komşu olurlar. Şefaati Resul ile cehennem azabından kurtulurlar. İmanları kâmil olur. Bu fırsattan istifade bol bol salatu selam getirirler.

    Hiçbir zevk almamış olsalar bile, Allah’ı ve Resulullahı hatırlamak ve hatırlatmak da kârdır.

    Mevlidi şerif okunan eve, mahalleye, memlekete feyzü bereket, rahat ve rahmet gelir. O yerlerden belalar, afetler, musibetler defolur. Düşman taarruzundan mahfuz kalır.

    Bizim memleketimizde Mevlidi şerif en sevinçli günde de, en hüzünlü günlerde de okutulur. Doğum, düğün, sünnet, hac, askere giderken, ölüm, ferahlık ve sürurlu zamanlarda okutmak adettir.

    Mevlidi Şerif’in Türkçeden başka birçok dillere tercemeleri vardır. (Kürtçe, Arnavutça, Boşnakça, Çerkezce, hatta Rumca) 100 den fazla mevlid kitabı yazılmıştır.

En muteberi Süleyman Çelebi’ninkidir. Asırlardan beri toplumumuza bir ruh vermiş, birleştirici ve kaynaştırıcı rol oynamıştır. (Kenzüddua Mecmuatüddeavat. Ebu Suud Efendi, sh. 238-240, Mustafa Varlı sadeleştiren)

    Onun için Ey Müslüman! Özüne dön. Kur’an’a sarıl. Allah’a ve Resulüne iteat et. Şerefli ecdadının emanetlerine sahip çık. Dostumuzu düşmanımızı tanıyalım.

Allah aşkına Muhammedî olalım, Ehl-i Sünnet vel Cemaatten ayrılmayalım. Şuurlu, vicdanlı, ahlaklı, faziletli, hikmetli, güçlü, vasıflı, âbid, zâhid, âdil, munsif, muhlis, muslih, sabırlı, edebli, kibar, nazik, mürüvvetli, görgülü, nezih Müslümanlar olalım.

    Öyle ise, bu mübarek gecede, kendimize çeki düzen vererek, Rabbimize tevbe istiğfar ederek, Kelime-i Tevhid ile Zikrü tesbihat getirelim, Kur’an okuyalım, bol bol kaza namazı kılalım. Kaza borcumuz yoksa nafile namaz kılalım. Peygamber Efendimize (s.a.v) bol bol salatu selam getirelim, dua edelim. Büyüklerimizin gönüllerini alalım. Kimsesizleri, yoksulları sevindirelim. Çocuklarımıza bu gecelerin önemini anlatalım. Kalplerimizden kin, haset ve düşmanlık tohumlarını çıkarıp atalım. Aramızdaki sevgi ve kardeşlik bağlarını kuvvetlendirelim. Hastalarımızı ziyaret edelim. Ölmüşlerimize Fatihalar, Yasinler gönderelim.

İnsanlığın kurtuluşu, ümmeti Muhammedin sağlık ve selameti için dua ve niyazda bulunalım. (İslam İlmihali: Ö. Nasuhi Bilmen, sh. 205; A. Fikri Yavuz, sh. 529, S. Ateş, sh. 216)


    Ebubekir TANRIKULU Hoca

    Kadiriyye-i Halisiyye-i Hayriyyenin

    Hadimül Fukarası


Etiketler: Mevlid Kandili Nedir, Ne Zaman, Önemi Nedir, Neler Yapılır?, Rebiülevvel Ayı, Peygamberimiz'in Doğumu, Hz.Muhammed'in Doğumu, Peygamber Efendimiz'in Doğumu | Mekteb-i Derviş

Not: HTML'e dönüştürülmez!
    Kötü           İyi
Benzer Konular