Mekteb-i Derviş | İslam

   ABDURREZZAK GEYLANİ (K.S)
   (D.H.528.M.1136-V.H.630.M.1233)

    Seyyid Abdürrezzak Geylani (k.s), Gavs’ül-azam Muhyiddin Seyyid Abdülkadir Geylani’nin (k.s.) oğlu olup Hicri 528 yılı, Zilkade ayında dünyaya geldi. Küçük yaştan itibaren mübarek babalarının manevi terbiyesi altında ve rahle-i tedrisatında maddi ve manevi ilimleri tahsile başlamış, daha sonra devrin hadis hocalarından hadîs ilmini öğrenmiş, Hanbelî fakîhi olarak şöhretinin yanında sika ve hafız ünvanlarını alacak kadar hadis ilminde temâyüz etmiş, kemale erişmiştir. Bağdat’ın doğusunda bulunan ‘Hilbe’ şehrine nisbetle kendilerine ‘Hilebi’ denmiştir.

    İbn Hacer el-Askalânî (852/1449), Abdulkadir Geylânî (k.s)’nin evlâtlarından Abdülvahhâb, Abdülazîz, Mûsâ, Yahyâ, Muhammed gibi onun da hadîs rivâyet ettiğini ancak Abdürrezzâk’ın onlardan daha sika ve hafız olduğunu belirtir(Ebü’l-Fazl Şehâbeddîn İbn Hacer el-Askalânî, Tebsirü’l-müntebih bi-tahrîri’l-müştebih, thk. Ali Muhammed Bicâvî, Muhammed Ali en-Neccâr, el-Mektebetü’l-ilmiyye, Beyrut t.y., I, 295.)

    Yaşadığı dönemde meclisinde birçok âlim yetiştiren Abdürrezzâk (k.s) Hazretleri, Gavs’ul Azam (k.s)ın evlâtları arasında daha çok dindar ve zâhidâne kişiliği ile dikkat çekmektedir. Târihçi Ebü’ş-Şâme, onunla ilgili olarak Geylânî’nin evlâtları arasında ondan daha âbid ve zâhid ve takvâ biri olmadığını söylemektedir. Cemaatle namaz kılma dışında insanların içine pek sık çıkmayan Abdürrezzâk (k.s)’ın çok ibadet ettiği, maddî imkânsızlıklarına rağmen insanlara cömert davrandığı, mütevâzi hayat şartlarının güçlüğüne sabrettiği belirtilir. Onun zahidâne kişiliğini tanımlayıcı ifadelerden biri de Allah’a karşı hayâsından dolayı otuz sene başını hiç gökyüzüne kaldırmamış olmasıdır.( Behçet, s. 243; İbn-i Nokta, et-Takyîd, s. 351;İbn Receb, Zeyl alâ Tabakāt, II, 40-1; Kalâid, s. 43;İbn İmâd, Şezerât, VII, 19.)

    Gavs’ul Azam Abdülkadir Geylani’nin (k.s) Hazretlerinin yolu, ekseriyetle O’nun (k.s) ve O’nun(k.s) mübarek soyundan gelen Seyyid ve Şerifler vasıtası ile yeryüzünde yayılmış, nice münkirlerin iman ile şereflenmesine vesile olmuş, İslam âleminin her tarafında  Hak âşıklarını, deryayı  ehadiyyetten  kana kana içirmiş, mübarek cedleri Kâinatın Efendisi Hz.Muhammed Mustafa’ya (s.a.v) yakınlık ve muhabbet ufuklarında, velayet semasının cihanı aydınlatan güneşleri yapmıştır.

    Seyyid Abdürrezzak Geylani (k.s), mübarek babalarına çok yakındı. Hz.Şah Abdülkadir Geylani’den (k.s) pek çok rivayetlerde bulunmuş, O’nun (k.s) hayatında geçen pek çok olayı nakletmiştir. O’nun (k.s) vaazlarını kendi elyazısı  ile kitap haline getirmiştir.( Nefha, vr. 36.)

    Babasının son hac seferinde hac kafilesini idare etmiştir. Bu yolculuk esnasında şöyle bir keramet zuhur etmiştir: “Babam Abdülkādir Geylânî (k.s)hazretleri birgün bana: ‘Bir pilav pişirip bir pâk tabağa koyup hâzır et. Bir zât gelip yiyecek. Ondan duâsını iste.’ Ben de emrettiği gibi yaptım. Gece yarısı duvar yarılıp bir şeyh-i zî-şân zâhir oldu. Hâzır olan pilavı yedikten sonra geriye döndü. Ardı sıra gittim. Elini öpüp hayır duasını niyâz ettiğimde cevâben ‘Sen pederinin rızâsında ol. Benim dahi bu makāma nâil olmam ancak onun rızâsını tahsîl etmemin bereketiyledir’ deyip gözden kaybolup sırlandı.” (Behçetü’l-esrâr’da Abdürrezzâk’tan rivâyet edilen bu menkıbede h. 550 senesinde Şa‘bân ayının 9’u Çarşamba günü Geylânî’nin pilâv pişirmesini söylediği kişi evlâtlarından Yahyâ’nın annesidir. Bkz.Behçet, s.211; Nefha, vr. 274a.)

    Gavs’ul Azam Abdulkadir Geylânî (k.s)’nin evlâtları arasında onun irfânını kesb ve intişâr hususunda, Abdürrezzâk (k.s) temâyüz etmiş görünmektedir. Bu tarîkat içindeki ilk uygulamalar Abdürrezzâk’(k.s)a nispet edilmektedir. Abdülkādir Geylânî (k.s) Hazretleri sarık sardığı halde ilk Kādirî tâcını giyenin o olduğu söylenmektedir. Müellif, bu tâcın 6 yada 12 terkli olduğu hususunda ihtilafı da belirtmektedir. Beyaz üzerine yeşil yada yeşil üzerine beyaz içice üç halka şeklinde olan Kādirî gülünü ilk olarak kullanan da Abdürrezzâk (k.s)tır. Bu gülün üç halka şeklinde olması babası, Abdulkadir Geylânî (k.s) Hazretlerinin kutbiyyetine, gavsiyyetine ve ferdiyetine işâret etmektedir. (Rif‘at Efendi, Risâle-i tâciyye, vr. 18a, 23a; Nefha, vr. 34a.)

    Nefha müellifinin Abdürrezzâk’(k.s) Hazretlerinin tarîkatta içtihâdlarına dâir verdiği bilgilerden bir diğeri de, kudüm darbesi ile zikretmeyi bir usûl haline getiren ilk kişi o olduğunu söylemesidir: “Darb-ı kudûm şeyh Abdürrezzâk (k.s) hazretlerinden tarîkat-ı Kādiriyye’ye rüsûm olmuşdu. O bazen gökyüzü cânibine tâir olduğundan, zikir ve tevhîd esnâsında kendilerinden ziyadesiyle vecd zâhir olduğundan semâ cânibine uçmak isterdi. Kendinden o hâlin izâlesi haram olan sadâyı işitmeye bağlı olduğundan bazen kudüm vurdururlarmış.” (Nefha, vr. 402b.)

    H.630 M.1233 Yılı Şevval Ayında Bağdat’ta dar-ı bekaya rıhlet etmiştir.

    Vefat ettigi günü takip eden gün sala okunmuş, halk her taraftan gelip toplanmış, cenazesi şehrin dışına çıkarılarak, orada on binlerce kişi tarafından cenaze namazı kılınmıştır. Sonra’errasafe’ camisine omuzlarda taşınmış, orada da namazı kılınmıştır. Daha sonra halifeler türbesinin kapısına getirilip orada da tekrar namazı kılınmıştır. Son olarak Dicle nehrinden geçirilip ‘Babı harim’e’ getirilip orada da namazı kılınmış, böylece, O’nu (k.s) çok seven ve O’nun (k.s) cenaze namazına iştirak etmek isteyen ve Bağdat şehrinin muhtelif yerlerinde bulunan insanların arzusu yerine getirilmiş, neticede ‘ Hilbe’ denilen mevkide ‘Ahmet b.Hanbel (k.s)’kabristanı’na defnedilmistir.(İbn-i Nokta, Et-Takyîd, s. 352;İbn Receb, Zeyl alâ Tabakāt, II, 41; Kalâid, s. 43; Nefha, vr. 272b.Bâb-ı harb: Batı Bağdat’ın üst kısmındadır. Bağdat’taki Hanbelîlerin medfûn olduğu kabirlerin en meşhûrudur. Bkz. el-Havâdisü’l-câmia, s. 168.)

    Tarihçiler, O’nun (k.s), Çok doğru, son derece güvenilir, Peygamberimiz’in (s.a.v) Hadis-i Şeriflerini son derece iyi kavrayan ve Hadis bilgisi dorukta olan bir Muhaddis, Hanbelî mezhebinde fetva veren kudretli bir fıkıh âlimi, Kur’an-ı Kerimin lafzını ve yüce anlamını cem eden  kurra bir hafız, kendini Hakk’a kulluğa adamış zühd, vera ve takva sahibi bir zat-ı alikadr oldugunda sözbirligi etmişlerdir.

    Pek güzel bir el yazısına malikti. Hadis rivayet etmeyi ve talebelerini çok seven Seyyid Abdürrezzak Geylani (k.s), başta hadis ilmi olmak üzere çeşitli ilim dallarında ders okutmuş, pek çok öğrenci yetiştirmiştir..

    Abdürrezzak (k.s)’tan icazet alan âlimler:

    1-Semseddin,

    2-Abdurrahman,

    3-Kemal Abdurrahim,

    4-Ahmet bin es Seyban,

    5-İsmail el Askalani,

    6-İshak bin Ahmet,

    7-Ali bin Ali hatib,

    Seyyid Abdürrezzak’tan (ks) rivayet eden âlimler:

    1-Eddenisi,

    2-İbnünneccar,

    3-Eddıya,

    4-Ennecib,

    5-Abdüllatif,

    6-Ettaki el Beldani,

    Vera, Zühd ü Takva, şahsiyet ve izzeti nefis sahibi bir Hak Dostu olan Seyyid Abdürrezzak Geylani (k.s), son derece cömert idi. Cumalar hariç, ibadet için evine kapanırdı. Hayâ ve edebi son derece yüksekti. Her anı, Cenab-ı zülcelal vel kemal hazretlerinin murakabesi ile geçen, her yönüyle Hz.Muhammed Mustafa’nın (s.a.v) Ahlakı ile ahlaklanmış, fakru zarurete gayet mütehammil, zahid, abid, kanaat ve iffet sahibi, Selefin yolundan giden şerifül menzile yüce bir veli idi.

    O’nun (k.s) mübarek sohbetlerinde pek çok veli yetişmiştir. Bu zat-ı şerifler Hz.Şah Abdülkadir Geylani’nin (k.s) manevi iklimini dünyanın her tarafına taşıyan veliler kervanına rehberlik eden güzide şahsiyetlerdir.

    Seyyid Abdürrezzak Geylani’den (k.s) icazet alan büyük velilerden bazıları da,

    1-Seyyid Ebu Salih Nasr Geylani(k.s),

    2-Seyyid Abdullah el Hüseyni (k.s),

    3-Seyyid Osman Geylani (k.s),dir.

    Bir gün, Hz Abdülkadir Geylani (k.s) ,mecliste halka ateşli konuşmalar yapıyordu. Bir Ara 'Benim bu söylediklerimi, Kafdagı arkasında, kalbleri Hazretül Kudsün yanında bir topluluk dinlemektedir. Başlarındaki giysileri, neredeyse Rablarına olan şevklerinden tutuşup yanmak üzeredir. Mecliste oturanlar arasında bulunan Seyyid Abdürrezzak (k.s) başını semaya kaldırıp bakınca durumu müşahade etti. Başlığı tutuşup yanmaya başladı. Hz. Şah Abdülkadir Geylani (k.s) kürsiden indi ve onu söndürdü. Ve 'Ey Abdürrezzak! Sen de onlardansın, gördüklerini anlat 'buyurdu. Seyyid Abdürrezzak (k.s) biraz düşündükten sonra gördüklerini anlatmaya başladı.'Başımı kaldırıp göğe bakınca birçok kimsenin huşu içinde babamı dinlediklerini gördüm. Kimisinin elbisesi, tutuşmuş yanıyor, kimi feryad ediyor, kimi düşüp bayılıyor, kimi korkudan titriyordu'. (Behçet, s. 201; Nefha, vr. 274b.)

    Ve yine Seyyid Abdürrezzak Geylani (k.s ) nakleder ki;'Babam hacca gittiği sene ben de onunla beraberdim. Zamanın kutuplarından, Meşayıhın büyüklerinin şeyhi, Ariflerin önderi, zahiri kerametler, yüce makamlar ve övünülecek haller sahibi Şeyh ibni Merzuk (k.s)’la, Magrib meşayıhlerinin önderi, Ariflerin büyüğü, muhakkıkların imamı, yüce makamlar ve haller sahibi, kerametlerin sudur ettigi büyük veli Şeyh Ebi Medyen Magribi (k.s) arafatta babam’la buluştular. Ondan (k.s) bereket hırkasını alıp giydiler. Onun önünde diz çöküp pek çok bilgi edindiler.'(Nefha, vr. 273a.)

    Seyyid Abdürrezzak (k.s), babası Hz.Şah Abdülkadir Geylani’ye (k.s) , velayet halinin kendilerine ne zaman nasib olduğundan sual etti. Hz.Şah Abdülkadir (k.s), cevaben;’10 yaşımda iken yolda ve mektebte etrafımda melekleri görürdüm. Melekler beni gördükçe ‘Şu Allah’ın(c.c) dostuna yer açın derlerdi. Yine bir gün melekler bu şekilde konuşurlarken, kalb gözü açık bir zat, ‘bu çocuk kimdir?’ diye meleklere sordu, melekler de ‘bu çocuk mertebesi çokyüksek bir veli olacaktır’ diyerek cevap verdiler, o zaman velayete namzed olduğumu anladım’buyurdular.(Behçet, s. 42; Kalâid, s. 9; Nefha, vr. 273b.)

    Seyyid Abdürrezzak Geylani (k.s) ,İslam Tarihinde , ‘Ebu Bekir’, ‘Sıracül Irak’, ‘Cemalül eimme’,‘Fahrül Huffaz’, ‘Şerefül alam’,’Kıdvetül Evliya’ ,‘Cemalül Irak’, ‘Es sufi’, ‘Tacüddin’, ‘Şeyhul Kıdve’, El Hafız’, gibi isimlerle anılmıstır.

Seyyid Abdürrezzak (k.s), Resadet ve kudret-i kerametle temeyyüz etmiştir. Cenab-ı Abdürrezzak (k.s) , ‘Cemalül Irak ‘ lakabı ile mahzar-ı tebcil-i ehl-i tariktir.

    Seyyid Abdürrezzak (k.s), Gavs’ül Azam, Muhyissünneti veddin, Gavsü rabbilalemiyn, Gavsüssekaleyn, Gavsüssemedani, Kutburrabbani, Mahbubu sübhani, Kandilünnurani, Bazül eşheb, Eşşeyh Esseyyid Eşşerif Şah Abdülkadir Geylani’ye (k.s) açılanbir büyük kapıdır.

    Bu yüce kapı öyle bir Muhabbet okyanusuna açılır ki, o gönül okyanusunun sahibi,‘Önceki güneşlerin hepsi battı ve gitti, bizim güneşimizse batmayacak ebedi’ve‘Bu ayağım bütün evliyanın boynu üzerindedir ‘buyurarak, Seyyid Ahmed er Rufai’nin (k.s) ifadesi ile bir Rabbani emri yerine getirmiştir.

    Ariflerin önderi Şah-ı Nakşibend Muhammed Bahaeddin-i Buhari (k.s), kalbine , ‘Allah (c.c)’ ism-i celilini nakşedenin, âlem-i manada Hz. Şah Abdülkadir Geylani (k.s) olduğunu, bu sayede gönül âleminin açılıp müşküllerin çözüldüğünü belirtmekle, Hindistan Velilerinin büyüğü, Ariflerin sertacı, İmam-ı Rabbani Ahmed Faruk Serhendi de (k.s), Mektubatının 3. cilt 123. mektubunda , ‘Oniki İmamın vazifesinin yani velayet yolunda Hakka vuslat edeceklere ulaşacak feyz, rüşd, hidayete vesile olma işinin, kıyamete kadar, Hz.Şah Abdülkadir Geylani’ye (k.s) yüklenildiğini’, ifade buyurmakla bu emri rabbaninin delalet ettiği manaya işaret etmişlerdir.

    ”El erbaıyne an erbaıyne şeyhan fil Hadis’

    Celayilülhatır min kelami şeyh Abdülkadir.”’

    Seyyid Abdürrezzak’ın(k.s) eserlerindendir.

    ‘Celayilülhatır’ adlı eser, ‘Keşfüzzünun’da’ zikredilmiştir. İçeriğinde iki meviza vardır. Birinci mevizası Hz.Şah Abdülkadir Geylani’nin (k.s) ‘Fethürrabbani’ adlı eserindeki 59. meviza ile ikinci mevizası, ‘Fethürrabbani’nin 57. mevizası ile aynı tarihi taşımaktadır. Eser, Süleymaniye Kütüphanesi, Bagdatlı Vehbi, Nr.685 de bulunmaktadır.

    Seyyid Abdürrezzak(k.s) , Hz.Şah Abdülkadir Geylani’nin (k.s) vaazlarını yazarak cem etmiş, onları kitap haline getirmiştir. ‘Fütuhul Gayb ‘ adlı eser, Hz.Şah Abdülkadir’in (k.s) 78 vaazının, Seyyid Abdürrezzak (k.s ) tarafından yazılıp kitap haline getirilmesi ile oluşmuştur.

    Fütuhul Gayb’ adlı eser, Hz.Şah Abdülkadir Geylani’nin (k.s) menakıbını içeren ‘Behçetül esrar, Kahire,1304’ adlı eserin sayfa kenarlarında yayınlanmış, eserin sonuna, Hz.Şah Abdülkadir’in (k.s) , Seyyid Abdürrezzak’a (k.s) son vasiyeti, şeceresi, akide-i diniyyesi ve yazdıgı kasideler ilave edilmiştir. Futuhul Gayb’ adlı eser, İbni Teymiyye tarafından ‘Şerhu Kelimatı min Fütuhul Gayb ‘ adı altında şerhedilmiş, ‘Camiur-resail, Cidde, 1984 ’ adlı eser bünyesinde yayınlanmıştır.

    Tasavvuf yolu, Hz. Şah Abdülkadir Geylani’nin (k.s) çocukları ve torunları vasıtası ile yayıldıgı için , Seyyid Abdürrezzak’ı (k.s) anlatırken O’nun (k.s) çocuklarını ve torunlarını da zikretmek yerinde olacaktır.Her biri hidayet rehberi olan bu Ehl-i Beyt-i Resulullah’ın (s.a.v) İslam’ı teblig ve füyuzat-ı Muhammediyyeyi , insanların  kalblerine nakşetmek için vakf-ı can etmelerinin tarihe düşen kayıtlarının , yeterince araştırılıp ele alındığını söylemek mümkün değildir. Bu zevat-ı kiram Cenab-ı Zül Celal’in kullarına özel bir ihsanıdır dense sezadır. Bu Zatlar, hem Seyyid, yani Hz.Hüseyin (r.a) soyundan hem de Şerif yani Hz.Hasan (r.a) soyundan  gelmektedirler. Geylaniler, Ehl-i Beyt-i Resulullah’ın (s.a.v) , karabet ve zühd ü takva yönünden Hz.Peygamber’e (s.a.v) en yakın olanlarıdır.

    Abdülkadir Geylani(k.s)’nin ( H.470-561) cihanı aydınlatan 10 çocuğu vardır.

    1-Seyyid Ebubekir Abdülaziz (Vefatı 602-Cibal), 

    2-Seyyid Abdülcebbar (V. 575-Bağdat), 

    3-Seyyid İbrahim (V.592- Vasıt) , 

    4-Seyyid Abdullah (V .598 Bağdat), 

    5-Seyyid Yahya (V. 600- Bağdat) , 

    6-Seyyid Musa (V.618 Suriye-Şam),

    7-Seyyid Abdülvehhab (V ..593 Bağdat) , 

    8-Seyyid İsa (V. 573 Mısır) ,

    9-Seyyid Şemsüddin Muhammed (V. 600 Bağdat) 

    10-Seyyid Abdürrezzak (V. 630 Bağdat)

    Seyyid Abdülvehhab (k.s) babasının medresesinde O’na (k.s) vekâleten ders okuttu. Pek çok veli yetiştirdi. Fetvada kalemi eşsiz, edip, fasih, cömert bir zat-ı şerifti.

    Seyyid Abdürrezzak (k.s), Seyyid Muhammed (k.s), Seyyid Abdülcebbar (k.s) Bagdat’ta ilim ögretmis, Hadis okutmus, irşad faaliyetlerini sürdürmüşlerdir.

    Seyyid İsa (k.s), Şam ‘da ve Mısır’da irşad faaliyetlerinde bulunmuş, ilim öğretmiştir.

    Seyyid Abdülaziz (k.s), Askalan’da gazada bulunmuş, Küdsü Şerifi ziyaretten sonra Cibale yerleşmiş, orada irşad faaliyetlerinde bulunmuştur.

    Seyyid İbrahim (k.s), Vasıt’ta, Seyyid Yahya (k.s) Mısır’da, Seyyid Musa (k.s) Mısır ve Suriye’de irşad faaliyetlerinde bulunmuşlardır.

    Bu kadri yüce zatların her biri ve onların torunları, din-i mubin-i islamı, bütün yeryüzüne yaymak, tüm insanlığa, Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.v) muhabbetini, taşımak için azimle çalıştılar. Her biri, insanların yolunu aydınlatan birer hidayet yıldızı oldular.

    Seyyid Abdürrezzak Geylani’nin (ks) ,çocukları;

    Seyyid Ebu Salih Nasr (V. 633 Bağdat)

    Seyyid Abdurrahim (V. 606 Bağdat)

    Seyyid Fadlullah (V. 656 Bağdat)

    Seyyid İsmail (Bağdat)

    Seyyide Aişe

    Seyyide Saadet’ dir

    Seyyid Ebu Salih Nasr (k.s) (Ö.633/1235) , Başta Fıkıh ve Hadis olmak üzere diğer ilimlerde de payesi olan, zühd ve takva sahibi bir zat idi. Bağdat’ta ‘kadıyülkudatlık’ vazifesi, halife tarafından kendisine tevdi edildi. Bütün ülkenin kadısı oldu. Dedesi Hz.Sah Abdülkadir’e (k.s) çok benzerdi.‘İrşadülmübtedin’ adlı bir fıkıh kitabı yazdı.

    Seyyid Abdürrezzak’ın (k.s) diger çocukları gibi, kızları da maddi ve manevi ilimleri tahsil ile kemale ermiş, âlime, saliha, zahide idiler. Seyyide Aişe, hadis-i şerif rivayetinde bulunmuştur. Seyyid Nasr’ın (k.s) oğlu Seyyid Muhammed’in (k.s) oğlu Seyyid Ahmed’in (k.s) soyundan gelen zatlar Suriye’nin ‘Hama’ şehrinde yaşamış, Seyyid Alaadin Ali (k.s) hariç, hepsi ‘Hama’ şehrinde vefat etmişlerdir. Seyyid Alaadin Ali (k.s), Kahire’de vefat etmiştir. Bu zatlar Suriye ve Mısır’da irşad faaliyetlerinde bulunmuşlardır. 

    Tarihçiler, tasavvufu Pengal’de neşredenlerden birinin de Seyyid Abdürrezzak’ın (k.s) torunlarından ‘Şah Kumeys’ olduğunu yazarlar. Hz.Şah Abdülkadir Geylani’nin (k.s) torunlarından Seyyid Seyfeddin’in, Sind ülkesine göç edip 10 yıl süren bir çalışma ile 700 den fazla ailenin İslam’la şereflenmesine vesile olduğu bilinmektedir.(TDV /slam Ansiklopedisi, c.1, ‘Abdülkadir Geylani Md.’Sadi, Muhammed., ‘Gaybın Dili’, Uluçınar Yay./stanbul, 1981.Bagdatlı İsmail Pasa,‘Esmaül Müelifin’,c.1,’Abdürrezzak Md.’,Maarif Matb.,İstanbul, 1951.Vicdani, Sadık.,’Tomar’,Matbaa-i Amire, İstanbul,1338.EtTadifi,’Kalaidiül Cevahir’, Çev.N.Erdoğan, Sinan Yay. İstanbul. Hocazade, Ahmet Hilmi, ‘Hadikatül Evliya’,/stanbul ,1318.Bağdati, /brahim Derubi., ‘El Bazül Esheb’, Ulıçınar Yay./stanbul, 1976.)


Etiketler: Abdurrezzak Geylani Hayatı Eğitimi, Geylani, Kadiri, Abdurrezzak Geylani Vefatı, Abdurrezzak Geylani Nasihatları, Abdurrezzak Geylani Tasavvuf, Abdurrezzak Geylani Eserleri, Abdurrezzak Geylani Çocukları Ailesi, Abdurrezzak Geylani Türbesi | Mekteb-i Derviş

Not: HTML'e dönüştürülmez!
    Kötü           İyi