Mekteb-i Derviş | İslam

    AHMED ER-RUFÂÎ KİMDİR? HAYATI, VEFATI, ESERLERİ

    RUFAİ TARİKATI

    (D.H.512-M.1118-V.H. H.578 M.1182)

    Evliyânın büyüklerinden. Rıfâiyye yolunun reîsidir. İmâm-ı Mûsâ Kâzım (r.a)‘ın evlâdından olup seyyiddir. Bu îtibârla Peygamber (s.a.v) Efendimizin soyundandır. Babası Seyyid Ali, annesi Fatma el Ensari dir. Benî-Rıfâe kabîlesinden olması sebebiyle Rıfâî denildi. Anne tarafından da, Hâlid bin Zeyd Ebû Eyyûb el-Ensârî‘ye (r.a)  dayanır. Bunun için kendisine Zül-Alemeyn yâni iki sancak sahibi künyesi verilmiştir. Ebü‘l-Abbâs da denir. Babası Irak‘a gelerek, Basra civarında Arz-ul Betâih‘deki Ümm-i Ubeyde mevkiine yerleşmişti. Seyyid Ahmed Rıfâî (k.s), 1118 (H.512) senesinin Receb ayında bir Perşembe günü Irak‘ın güneyindedek Bataih bölgesinde Ümmüabide köyünde doğdu. 1182 (H.578) senesi Cemâzil-evvel ayının yirmi ikisinde, Perşembe günü ikindi vaktinde, altmış altı yaşında iken vefât etti.

    Dedesi Seyyid Yahya, Abbasi halifesi tarafından Basra‘da bulunan Şiiler ve Sünniler arasındaki kavgalara son vermek üzere görevlendirilmiş, o da bu gorevi en iyi şekilde yerine getirerek Basra, Vasıt ve Bataih bölgelerinde huzuru sağlamayı başarmıştı.

    Dünyaya gelmeden annesi ve dayısı Mansur el-Bataihi‘ye rüyalarında isminin Ahmed olması müjdelenmiş ve emredilmiştir. Dayısı, büyük âlim Mansur (r.aleyh) şöyle anlattı: - Bir gün manevî âlemde Peygamber (s.a.v) Efendimizi gördüm. Bana; - Ey Mansur! Kız kardeşinin kırk gün sonra Ahmed isminde bir çocuğu olacak. Onu Aliyy-ül-Kârî Vâsıtî‘nin terbiyesine teslim et. Bu zât, Allah indinde azîzdir, sakın ihmâl etmeyiniz‖ buyurdular. Tam kırk gün sonra Ahmed dünyâyı teşrif etti. Çok farklı özelliklere sahipti.

    Ahmed Rıfâî (k.s) küçük yaşta Peygamber (s.a.v) Efendimiz gibi yetim kalmıştır. Yedi yaşında iken babası vefât etti. Onu, dayısı Mansur Betaihî, husûsî bir ihtimam ile büyüttü, ilim öğretti. Önce Kur‘ân-ı Kerîmi ezberledi. Kur‘ân-ı kerîm hocası Abdülmelik Harnûtî‘dir. Ahmed Rıfâî (k.s) anlattı: - Henüz yedi yaşında idim. Allah‘ü Teâlânın zâtına ve sıfatlarına ait bilgilerde mârifet sahibi olan hocam Abdülmelik Harnûtî‘yi ziyârete gittim. Bana şöyle nasîhat etti: - Ey Ahmed! Sana diyeceğim şeyleri hafızanda tut, ezberle ve hiç unutma! Ben de; - Peki efendim dedim. Buyurdu ki: - Başkalarına iltifat edip gezen, hedefine varamaz ve hakîkate kavuşamaz. şüpheden kurtulamayanın, dünyevî düşüncenin, nefsî arzularının peşinde koşanın; Felaha, hidâyete kavuşması mümkün değildir. Bir kimse, kendi kusur ve noksanını bilmiyorsa, bütün zamanı noksan geçer. Bu kıymetli sözleri hemen ezberledim. Bir yıl bu sözlere göre amel ettim. Bir yıl sonunda yine nasîhat istediğimde; - Hakîkî âlimleri, evliyâyı tanıyamamak çok kötüdür. Tabîbin hasta olması ne fenâ, akıllı kimsenin câhil kalması ne kötüdür buyurdular.

    Ahmed Rıfâî (k.s) çocukken bir velîler topluluğunun yanından geçiyordu. Hepsi, kendisine bakıyorlardı. Birisi - Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah, bu mübarek ağaç (çocuk) büyümeye başladı dedi. İkincisi; - Biraz sonra dallanır, üçüncüsü; - Kısa zamanda gölgesi etrafa yayılır, dördüncüsü; - Çok geçmeden meyve verir ve ay gibi etrafa ışıklarını salar, beşincisi; - Yakında, insanlar onun kerâmetlerini, fevkalâde hâllerini görürler, altıncısı; - Pek kısa zamanda şânı yücelir, yedincisi; - Onun talebeleri pek fazla olur diye söyleştiler.

    Şâfiî mezhebine mensup olan Rifâî (k.s) Hazretlerinin tarikatı vefatından sonra daha çok Ortadoğu, Anadolu ve Balkanlar‘da yayılmıştır. Seyahatnâme‘de Rifâiyye kültürü ile ilgili olarak verilen bilgiler daha çok Suriye, Filistin ve Mısır kaynaklıdır.

    Ailesi ve Çocukları

    Seyyid Ahmet Rufai (k.s); orta boylu, nur yüzlü ve buğday benizli idi. Saçları siyah, sakalı seyrek, alnı açık ve genişidi. Gözlerine

sürme çeker, devamlı tebessüm eder halde bulunurdu. Öyle güzel konuşurdu ki, kalpleri harekete geçirir, sohbetine doyum olmazdı. Hatta

bir keresinde cemaate vaaz-u nasihat ediyordu. Cemaatte bulunan âlimlerin Ahmet Rufai Hazretlerine çok fazla soru sorduğunu gören Ebu Zekeriyya (k.s.) onlara mudahale etti. Bunun üzerine Ahmet Rufai (k.s) tebessüm edip, - Ey Ebu Zekeriyya! Bu dünya fanidir. Bırakınız ben hayatta iken sorsunlar buyurdular. - Bu dünya fanidir buyurduğunda, cemaat fevkalade heycana kapıldı, içlerinden beş kişi orada vefat etti. Orada hazır bulunanlar içinden, ibadetlerini tam olarak yapamayan binlerce kişi tövbe edip doğru yola geldi.

    İlk eşi Hatice binti Ebi Bekir el Vasıt- en Neccavi‘den Fatıma ve Zeynep adlı iki kızı olmuş, eşinin vefatından sonra evlendiği ikinci eşi Rabia‘dan sonra Salih isminde bir oğlu olmuş ve küçük yaşta vefat etmiştir. Nesli iki kızı ile devam etmiştir. Fatıma‘dan İbrahim Azeb ve Ahmed-el Ahdar adlı devrinde meşhur olan iki Sufi, Zeyneb‘den ise ikisi kız, altısı erkek torunları olmuştur. Bunlardan İzzeddin Ahmed Sayyad (k.s) (574-670) Rufaiye‘nin Sayyadiye kolunun kurucusu olup, Rufai Tarikatının İslam âlemine yayılmasında tesiri olmuştur.

    Tasavvufa İntisabı
    Ahmed-er Rufai, Şeyh Aliyyul Vasıti (k.s)‘dan hem icazet aldı, hem de hırka giydi. Vasıti Onun icin : - Herkes üstadıyla, ben ise talebem Rufai ile iftihar ederim demiştir.

    Hayatında kendisine hakaret edilmiş, eziyet görmüş, O ise Peygamber (s.a.v) Efendimiz gibi sabırla, dua ile mukabelede bulunmuş, hasımlarına karşı tevazu göstermiştir.

    Tasavvuf; hüzün hırkası doğruluk tacı tevekkül elbisesinde bürünmektedir. İnsanın kalbi haşyet, bedeni edep, nefsi ve benliği  yokluk ve dili de zikir örtüsü ile örtündüğü takdirde, tasavvuf yolunda bulunmuştur.

    AHMED ER-RUFAİ (K.S) HAZRETLERİNİN DUALARI

    (Hizbül Ferec‟in tercemesi)

    Elif. Lâm. Mîm. O kitap (Kur‟an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar) için bir yol göstericidir. Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar. İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır. (Bakara 1-5) Bir olan, ortağı olmayan Allah‟tan başka ilah yoktur. Mülk onundur. Hamd onundur. O her şeye kadirdir.

    Ey Allâh‟ım! Ey Hayy, Ey Kayyûm olan! Ey Celâl ve İkram sahibi! Senden, yarattıklarına emanet ettiğin esrarın hürmetine istiyorum. Arşının izzeti, zatının kudsiyeti (kudsiyetin), yüzünün nûru (nurun), İlminin tamamı, kıymetinin sonsuzluğu, kudretinin zenginliği, rahmetinin enginliği, şükrünün hakkı, İradenin gücü ve zatının azameti hürmetine istiyorum. Bütün sıfatların, bütün isimlerin, sırrının gizemi, gizeminin güzelliği ve iyiliğinin bereketi hürmetine istiyorum. Minnetinin kemâli, cömertliğinin feyzi, gazabının kahrediciliği, rahmetinin ona baskın gelişi, sözlerinin sayısı, şerefinin inayeti ve gücünün yüceliği hürmetine istiyorum. Tekliğinin eşsizliği, birliğinin tevhidi, bekanın devamlılığı, kudsiyetinin ebedîliği, rubûbiyetinin ezelîliği ve büyüklüğünün azâmeti hürmetine istiyorum. Celâlin hürmetine istiyorum Allâh‟ım (cc). Cemâlin, kemâlin, ikrâmın, efâlinin yüceliği, uluhiyetinin önderliği, Azâmetin, merhametin ve minnetin hürmetine istiyorum Allah‟ım. Şefkatin, lütfun, hayrın, ihsânın hürmetine istiyorum. Senin ürmetine Ya Rab! İmdâdınla, senden yardım istiyorum. Senden, her türlü gamdan, kederden, sıkıntıdan bir ferahlık; ve her türlü beladan, şiddetten, darlıktan bir kurtuluş bahşetmeni diliyorum.

Etiketler: Ahmed Er Rufai Kimdir? Hayatı, Vefatı, Eserleri, Rufai Tarikatı | Mekteb-i Derviş

Not: HTML'e dönüştürülmez!
    Kötü           İyi
Benzer Konular