Mekteb-i Derviş | İslam

    I-İ HARFİ İLE BAŞLAYAN İSLAM'A UYGUN KIZ VE ERKEK İSİMLERİ VE ANLAMLARI  

    IDIK: (Tür.) Er. - Kutsal, mübarek.

    IDIKUT: (Tür.) Er. 1. Eski Türklerde bir san. 2. Devlet yönetme gücü.

    IKNAT: (Ar.) Ka. 1. Allah'a dua etme, yalvarma. 2. Ýnkisar etme. 3. Namazda kıyamı uzatma ve hacca devam etme.

    ILDIR: (Tür.) Er. 1. Parıltı, parlayıs. 2. Alacakaranlık.

    ILDIZ: (Tür.). 1. Yıldız. 2. Gündönümünden 10 gün önceki zaman. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    ILGAR: (Tür.) Er. 1. Çok çabuk, hızlı. 2. Hücum, akın. 3. Verilen söz. 4. Havanın parlak, açık olması. 5. Öfke.

    ILGAZ: (Tür.). 1. Atın dört nalla kosması. 2. Hücum, akın. 3. Çankırı ilinin ilçe merkezi. 4. Batı Karadeniz bölgesinin en yüksek dag kitlesi. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    ILGAZER: (Tür.) Er. - (bkz. Ilgar).

    ILGI: (Tür.) Er. 1. Soy sop. 2. Sürü. 3. Çoban. 4. Hısım, akraba.

    ILGIM: (Tür.) Ka. 1. Serap. (bkz. Serap). 2. Gök erimi, serap. 3. Belli belirsiz.

    ILGIN: (Tür.) Ka. - Kumlu topraklarda yetisen ve çit bitkisi olarak kullanılan agaççık.

    ILICAN: (Tür.) Er. - Ilıkça, biraz ılık.

    IRAK: (Tür.) Ka. - (bkz. Uzak).

    IRAZ: (Tür.) Ka. - (bkz. Irak).

    IRIZ: (Tür.) Er. - Cesur, yigit.

    IRMAK: (Tür.) Ka. - Çogunlukla denize dökülen, genisligi ve tasıdıgı su niceligi bakımından en büyük akarsu, nehir.

    IŞIK: (Tür.) Ka. 1. Bazı cisimler tarafından tabii halde ve akkor haline gelinceye kadar ısıtıldıgında yayılan, cisimleri görmemizi saglayan ısıma, aydınlık, ziya, nur (bkz. Ziya, nur). 2. Aydınlatma cihazı, mum, lamba, ampul, fener. 3. Isık tutma, bir konuda aydınlatıcı bilgi vermek.

    IŞIKALP: (Tür.) Er. - (bkz. Isık).

    IŞIKAY: (Tür.). - (bkz. Isık). - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    IŞIKER: (Tür.) Er. - (bkz. Isık).

    IŞIKHAN: (Tür.) Er. - (bkz. Isık).

    IŞIL: (Tür.) Ka. - Çok aydınlık, parlak ısık.

    ISILAR: (Tür.) Ka. 1. Parlayan, ısıldayan. 2. Neseli, canlı, sen.

    IŞIMAN: (Tür.) Er. - Parlak, aydınlık yüzlü kimse.

    IŞIN: (Tür.) Ka. - Bir ısık kaynagından çıkarak her yöne yayılıp giden ısık demeti.

    IŞINBAY: (Tür.) Er. (bkz. Isın).

    IŞINBİKE: (Tür.) Ka. - (bkz. Isın).

    IŞINER: (bkz. Isın).

    IŞINSU: (Tür.) Er. - (bkz. Isın).

    IŞKIN: (Tür.) Ka. - Bitki sürgünü, asma filizi.

    ITIR: (Ar.) Ka. 1. Güzel, hos koku. 2. Sardunyagillerden, yapraklan güzel kokan bitki, turnagagası.

    ITRİ: (Ar.) Er. - Itrî (Buharizâde Mustafa Efendi). Türk besteci, hattat ve sair.

    İBADULLAH: (Ar.) Er. 1. Allah'ın kullan, insanlar, (bkz. Abdullah). 2. Çok, pek çok.

    İBER: (Ar.). - Ýbretler, alınan kötü dersler. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İBHAC: (Ar.). - Sevindirme, sevindirilme. - Erkek ve kadın adı olarakkullanılır.

    İBİS: (Tür.) Er. l. Ortaoyunu ve kukla tiplerinde gülünç sahıs. 2. Avanak, sersem. Daha çok takma isim olarak kullanılır.

    İBN: (Ar.) Er. - Erkek çocuk demektir. Araplarda birçok sahıs babalarının isimleriyle anılmıstır. Ýbn Abbas (Abdullah): Rasulullah 'in amcası Abbas'ın oglu. Sahabedendir.

    İBRA: (Ar.). Beri kılma, beraat etme, temize çıkarılma, aklanma. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İBRAHİM: (Ar.) Er. 1. Ýnananların babası. 2. Hakların babası. 3. Kur'an'da ismi geçen Ýbrahim peygamber.

    İBRET: (Ar.) Ka. 1. Bir olaydan, kötü bir durumdan ders alma. 2. Ýbret alınacak olay, is, acaip, tuhaf.

    İBRİN: (Ar.) Ka. - Yüzü parlak, güzel olan sevgili.

    İBRİNŞAK: (Ar.) Ka. - Agaçta, çiçek açma, agacın çiçeginin tomurcugunu yarıp çıkması.

    İBRİZ: (Ar.). - Halis, saf altın. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İBSAN: (Ar.) Er. - Ýnsanın yüzü veya huyu güzel olma.

    İBSAR: (Ar.) - Müjde verme, müjdeleme, mustulama. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İCAZET: (Ar.) Ka. 1. Ýzin, ruhsat. 2. Diploma.

    İCAB: (Ar.) Er. 1. Lazım gelme, gerçek. 2. Bir sözlesme için ilk söylenen söz. 3. Olumlama, olumlu hale gelme.

    İCÂBET: (Ar.) Ka. 1. Kabul etme, kabul edilme. 2. Razı olma, uyma.

    İCÂBİ: (Ar.) Er. - (bkz. Ýcab).

    İCİ: (Fars.) Er. 1. Hükümdar veziri vekili. 2. Atmaca.

    İCLÂL: (Ar.) Ka. 1. Büyültme, saygı gösterme, ikram. 2. Büyüklük, kudret ve kuvvet. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İCMA: (Ar.) Ka. - Dagınık seyleri toplama, biraraya getirme.

    İCMÂL: (Ar.). 1. Özetleme. 2. Özet. 3. Cem, toplama. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İÇKİN: (Tür.). - Varlıgın içinde bulundugu varlıgın yapısına karısmıs olan. 2. Yalnızca bilinçte olan. 3. Deney içinde kalan, deneyi asmayan. 4.Dünya içinde dünyada olan. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İÇÖZ: (Tür.) Er. - Ýçli, özlü degerli.

    İÇTEN: (Tür.). - Yürekten, candan, samimi. En önemli, can alıcı noktasından. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İDİCANAN: (Ar.) Ka. - Sevgilinin bayramı.

    İDİKUT: (Tür.) Er. 1. Kutlu, saadetli. 2. Yüksek rütbeli. 3. Eski Türklerde bir hükümdar ünvanı.

    İDİL: (Yun.i.) Ka. 1. Kır hayatını konu edinen yazı veya siir, ask hakkında. 2. Küçük ve sairane resim. 3. İçten ve saf ask.

    İDLÂL: (Ar.) Ka. - Naz etme, nazlanma, asın derecede nazlanma.

    İDRİS: (Ar.) Er. 1. Meyvesi hos kokulu, kerestesi güzel bir kiraz türü. 2. Ýlim ve fende ileri seviyede olan anlamında. 3. Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen Ýdris peygamber. 4. İlk kez giysi dikip giydigi için terzilerin, ilk kez kalem kullandıgı için yazarların piri sayılmaktadır.

    İFAKAT: (Ar.) Ka. 1. Hastalıktan kurtulma, iyilesme. 2. Ayılma.

    İFAZA: (Ar.). 1. Feyizlendirme, feyz ve nur verme. 2. Kabı tasıncaya kadar doldurma. - Kadın ve erkek adı olarak kullanılır.

    İFDAL: (Ar.). 1. Lütuf ve bagıs. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İFFET: (Ar.) Ka. 1. Afiflik, temizlik. 2. Namus.

    İFHAR: (Ar.) Er. - Onurlandırma, üstün etme.

    İFTİHAR: (Ar.). 1. Seref, san. 2. Övünme. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İGDEMİR: (Tür.) Er. - Marangozlukta agaç delmek için kullanılan çelik araç.

    İHLAS: (Ar.) Er. 1. Halis, temiz dogru sevgi. 2. Gönülden gelen dostluk, samimiyet, dogruluk, baglılık. 3. Kur'an-ı Kerim'in 112. suresinin adı.

    İHMİRÂR: (Ar.) Ka. Kızarma, kızıllık.

    İHSAN: (Ar.) Er. 1. Ýyilik etme. 2. Bagıs bagıslama. 3. Verilen bagıslanan sey. 4. Lütuf, iyilik.

    İHTİMAM: (Ar.) Er. - Dikkatle çalısma, önemle inceleme.

    İHTİRAM: (Ar.) Er. - Saygı, hürmet.

    İHTİSAM: (Ar.). - Büyüklük, göz alıcılık, gösterislilik, görkem. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İHVAN: (Ar.). 1. Sadık, samimi candan dostlar. 2. Aynı tarikata mensup insanlar. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İHYA: (Ar.). 1. Diriltme, diriltilme, canlandırma. 2. Taze can verircesine iyilik lütfetme. 3. Yeniden kuvvetlendirme. 4. Uyandırma, canlandırma, tazelik verme. 5. Allah'ın sıfatlarından. - Ýsim olarak kullanılmaz.

    İKAN: (Ar.). - Saglam bilis, bilme. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İKBÂL: (Ar.). 1. Birine dogru dönme. 2. Baht-talih. 3. Ýslerin yolunda gitmesi, bahtlı, saadetli, mutlu olması. 4. Arzu, istek. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İKBAR: (Ar.). Büyük, ulu görme, görülme. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İKDAM: (Ar.). 1. Ýlerleme. 2. Ýlerlemeye çalısma. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İKLİL: (Ar.) Ka. - Taç esfer.

    İKLİM: (Yun.). - Bir ülke ya da bölgenin ortalama hava durumunu belirleyen meteorolojik olayların tümü. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İKRAM: (Ar.). 1. Hürmet, saygı gösterme. 2. Agırlama. 3. Bir seyi hediye, armagan olarak verme. 4. Hesap dısı yapılan inceleme. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İKRAMULLAH: (Ar.) Er. - Allah'ın ikramı, nimeti, bagısı. İKSİR: (Ar.). 1. Ortaçag kimyacılarının olaganüstü etkili güçte varsaydıkları cisim. 2. Etkili, yarar surup. 3. En etkili neden. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İKTİDAULLAH: (Ar.) Er. - Allah'a tabi olma, uyma.

    İLBASI: (Tür.) Er. - Selçuklular'da köy yöneticisi.

    İLBEY: (Tür.) Er. - Bir müddet "vali" karsılıgında resmen kullanılan uydurma kelime.

    İLBEYİ: (Tür.) Er. - Eski Türkler'de ve Osmanlılarda bazı oymak beyleri ve ileri gelenler için kullanılan ünvan.

    İLBİLGE: (Tür.) Er. - Bir ülkenin tanınmıs saygın, bilgin kisisi.

    İLCAN: (Tür.) Er. - Ülkenin canı, sevdigi kisisi.

    İLDEMİR: (Tür.) Er. - Ülkenin en saglam, güçlü, kuvvetli kisisi,

    İLDENİZ: (Tür.). 1. Ülkenin denizi. Ýldeniz Semseddin: Azerbaycan Atabeyleri diye de anılan Ýldenizler Sülalesinin kurucusu. Kıpçaklardandır. (Öl. 1175). - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İLENÇ: (Tür.) Er. - Ýlenmek amacıyla söylenen söz, ilenme.

    İLEY: (Fars.). 1. Huzur. 2. Yan, yön, karsı taraf. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İLGAR: (Tür.) Er. 1. Eski Türklerde at kosularına ve tören olarak yapılan kosulara verilen ad. 2. Atın dört nala kosması.

    İLGARİ: (Tür.). 1. Artukluların Mardin ve Silvan kolundan iki Atabeyin adı. 2. Komutan, önder.

    İLGİ: (Tür.). 1. Ýki nesne arasındaki bag, alaka. 2. Kimyada bir cismin baska bir cisimle birlesmeye olan meyli. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İLGÜ: (Tür.). Engel, mania. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İLGÜL: (Tür.) Ka. 1. Ülkenin gülü. 2. Çok güzel kadın.

    İLGÜN: (Fars.) Ka. - Halk, ahali.

    İLHAM: (Ar.). 1. Allah tarafından insanın gönlüne doldurulan sey. 2. Peygamberin gönlüne gelen ilahi düsünceler. 3. Günlük, olagan sey. 4. Ýçe-gönüle dogma. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İLHAMİ: (Ar.) Er. - (bkz. Ýlham).

    İLHAN: (Fars.) Er. - Mogol hükümdarlarına verilen unvan.

    İLİG: (Tür.) Er. - Hükümdar ve hükümdar ailesi mensuplan.

    İLİGHAN: (Tür.) Er. Karahanlı hükümdar.

    İLKAN: (Tür.) Er. 1. Ýlk kan. 2. Ýran'da Ýlhanlılar'dan sonra bir devlet kuran Türk hükümdarı.

    İLKAY: (Tür.). - Yeni ay, ayın ilk hali. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İLKBAHAR: (Tür.) Ka. - Yılın ilk mevsimi, bahar.

    İLKBAL: (Tür.) Ka. - Ýlk dogan kız çocuklarına verilen ad.

    İLKCAN: (Tür.) Er. - Ýlk dogan erkek çocuklarına verilen ad.

    İLKE: (Tür.) 1. Kendisinden türetilen ilk madde. 2. Temel düsünce, temel kanı, umde, prensip. 3. Temel bilgi. 4. Öncül. 5. Davranıs kuralı. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İLKEHAN: (Tür.) Er. - Yeni ilkeler, kanunlar koyan hükümdar, yönetici.

    İLKER: (Tür.) Er. - Ýlk dogan çocuk.

    İLKİM: (Tür.). - Ýlk dogan çocuklara verilen ad. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İLKİN: (Tür.) - Önce, öncelikle, uydurma bir kelime. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İLKNAZ: (Tür.) Ka. - Ýlk dogan kız çocuklarına verilen isim.

    İLKNUR: (Tür.) Ka. - Ýlk ay, ayın ilk hali.

    İLKSEL: (Tür.) - Uzun süre çocugu olmayanların daha sonra ikiz ve üçüz çocukları oldugunda verilen isim. -Erkek ve kadın adı olarak kulanılır.

    İLKSEN: (Tür.) - (bkz. Ýlknaz). - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İLKSER: (Tür.) Er. - Ýlk bas, ilk önce, birinci.

    İLKSEV: (Tür.) Ka. - (bkz, İlknaz).

    İLKSEN: (Tür.) Ka. - (bkz. İlksen).

    İLKUT: (Tür.) Er. - Kutlu, mutlu, ugurlu ülke.

    İLKUTAY: (Tür.) Er. - Kutsal ülke.

    İLKYAZ: (Ar.) Ka. - Ýlkbahar, yaz baslarında doganlara verilen ad.

    İLLİYYUN: (Ar.). - Gökyüzünün ve cennetin en yüksek tabakası. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İLMA: (Ar.). 1. Parlatma. 2. Belirleme, isaret etme. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İLMEN: (Tür.) Er. - Bir ülke halkından olan kimse, yurttas. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İLMİ: (Ar.) Er. - Ýlimle, bilgi ile ilgili.

    İLMİYE: (Ar.) Ka. - Ýlme ait, ilme mensup.

    İLSAK: (Ar.) - Birlestirme, kavusturma. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İLSAVUN: (Tür.) Er. - Ülkeni düsmanlardan koru.

    İLSEV: (Tür.) - Ülkeni sev, ülkesini seven. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İLSEVEN: (Tür.) - (bkz. Ýlsev).

    İLSU: (Tür.) - Ülkenin suyu, bereketi, bollugu. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İLSEN: (Tür.) Ka. - Mtlu, sen ülke.

    İLTAN: (Tür.) Er. - Ülkeni tanı, ülkesini tanıyan seven.

    İLTAY: (Tür.) Er. - (bkz. Ýltan).

    İLTEBER: (Tür.) Er. - Eski Türklerde vali, kumandan anlamlarında unvan.

    İLTEKİN: (Tür.) Er. - Tek ve essiz ülke.

    İLTEMİR: (Tür.) Er. - (bkz. Ýltekin).

    İLTEMİZ: (Tür.) Er. - (bkz. Ýltekin).

    İLTEMÜR: (Tür.) Er. - (bkz. Ýltekin).

    İLTER: (Tür.) Er. - Yurdunu seven, koruyan, gözeten.

    İLTİCAULLAH: (Ar.) Er. - Allah'a sıgınma, iltica etme.

    İLTİFAF: (Ar.) Ka. 1. Sarınma, bürünme, örtünme. 2. Çiçeklerin bürüm bürüm katmerlesmesi.

    İLTİFAT: (Ar.) 1. Yüzünü çevirip bakma. 2. Dikkat. 3. Hatır sorma, gönül alma. 4. Sözünü baska bir kisiye çevirme. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İLTİKA: (Ar.) Ka. - Rast gelme, kavusma, karsılasma, bulusma.

    İLTİKAULLAH: (Ar.) - Allah'a kavusma, hidayete erme.

    İLYAS: (Ýbr.) Er. - Yagmurlara hükmeden Ýsrail peygamberi. Kur'an-ı Kerim'de 3 yerde adı geçen peygamberin ismidir. Hızır (a.s.) oldugunu söyleyenler vardır.

    İMAD: (Ar.) Er. - Direk, kolon.

    İMADEDDİN: (Ar.). 1. Dinin diregi. Daha çok unvan olarak kullanılır. -Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır.

    İMAM: (Ar.) Er. 1. Namazda kendisine uyulan kimse. 2. Önde bulunan, önayak olan kimse. 3. Halife. Devlet baskanı. 4. Mezhep kuran yüksek dereceli alim. 5. Hz. Ali neslinden gelen. 6. İmam-ı Âzam: Hanefiyye mezhebinin kurucusu.

    İMÂR: (Ar.) Er. - Senlendirme, bayındırma.

    İMAREDDİN: (Ar.) Er. - Dini alanda yenilik yapan, dinin yönlendirdigi kimse. - Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır.

    İMDÂD: (Ar.) Er. 1. Yardım eden. 2. Yardıma gönderilen kuvvet. - Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır.

    İMER: (Tür.) - Çok zengin, varlıklı. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İMGE: (Tür.) - Hayal karsılıgı olarak kullanılan ve Fransızca Ýmaj kelimesine benzetilerek uydurulan kelime.

    İMRÂN: (Ar.) Er. 1. Evine baglı kalan. 2. Hz. Meryem'in babası, Âl-i Ýmran: Ýmran ailesi. Musa, Harun- Meryem ve Ýsa. - Kur'an-ı Kerim'in 3. suresi.

    İMREN: (Tür.) - Görülen bir seyi veya herhangi bir istegi elde etmek istemi, gıbta. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İMRUZ: (Fars.) - Bugün. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İNAK: (Ar.) Er. - Gerçek dost, arkadas, sırdas.

    İNAKA: (Ar.) Ka. - Asın güzelligi ve çekiciligi ile hayat verme, verilme.

    İNALKUT: (Tür.) Er. - Ýnanılan dogru, ugurlu ve kutlu kimse.

    İNALTEKİN: (Tür.) Er. - (bkz. Ýnalkut).

    İNAMULLAH: (Ar.) Er. - Allah'ın nimeti, iyiligi.

    İNAN: (Ar.) Er. 1. Dizgin. 2. Ýdare etme, yürütme. 3. (Tür.) Bir kimse ya da seyin dogrulugunu büyüklügünü ve gücünü sarsılmaz bir duygu ile benimseme, iman.

    İNANÇ: (Tür.) Er. 1. Bir fikre olan baglılık, kesin kabul. 2. Ýman. 3. Kesin kabulle baglanılan sey. 4. İnanılır sey. 5. Dogru, emin.

    İNANÖZ: (Tür.) Er. - Özünde inanç olan, iman eden.

    İNARE: (Ar.). - Nurlandırma, aydınlatma. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İNAYET: (Ar.) Ka. 1. Dikkat. 2. Gayret, özenme. 3. Lütuf, ihsan, iyillik.

    İNAYETULLAH: (Ar.) Er. - Allah'ın lütfü. Allah'ın ihsanı. Ýnayetullah Kenbu: Sah Cihan dönemini anlatan, Sahcihanname isimli yapıtın sahibi. Hintli tarihçi, yazar.

    İNCİ: (Tür.) Ka. 1. Ýstiridye cinsinden deniz hayvanlarının içinde çıkan parlak, yuvarlak ve ziynet esyası olarak kullanılan kıymetli tas. 2. Küçük, temiz ve sevimli. 3. Kıymetli.

    İNCİFEM: (t.a.i.) Ka. - Ýnci gibi güzel agızlı.

    İNCİFER: (t.f.i.) Ka. - Ýnci gibi parlak güzel.

    İNCİLÂ: (Ar.) Ka. 1. Parlama, cilalama. 2. Görünme, belli olma. 3. Parlaklık, ısık.

    İNCİLAY: (Tür.) Ka. - Ay'ın en ince olan zamanı. - Ýnci ve ay kelimelerinden birlesik isim.

    İNCİSER. (t.f.i.) Ka. - Bas inci, en güzel inci.

    İNDİRA: (Ar.) 1. Girisim. 2. Öne geçme. 3. Bulut altından sıyrılma. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İNFAKULLAH: (Ar.). - Allah'ın yardımı, nafakası, infakı. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İNKİYADULLAH: (Ar.) Er. - Allah'a boyun egme, teslim olma, kendini teslim etme.

    İNŞAT: (Ar.) Er. - Neselendirme, (bkz. Neset).

    İNŞAULLAH: (Ar.) Er. - Allah'ın yapması, meydana getirmesi.

    İNSİLÂL: (Ar.) 1. Selale olusturma. 2. Siddetle dökülme, atılarak akma.-Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İNŞİRAH: (Ar.) Er. 1. Açılma. 2. Açıklık, ferahlık. - Kur'an-ı Kerim'de bir süre adı. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İNŞİRAK: (Ar.) 1. Çatlayıp yarılma, yarık olma. 2. Parlama. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İPAR: (Tür.) Ka. 1. Yüksek dagların kar tutmayan yerlerinde yetisen bir çesit dikenli otun sarımtrak çiçekleri, kurusa bile uzun süre kokusu gitmez. 2. Güzel koku, misk, anber.

    İPEK: (Tür.) Ka. - Ýpekböcegi denilen ve dut yapragı ile beslenen kurdun ördügü koza çözülerek elde edilen, kumas dokumada kullanılan parlak ve ince tel.

    İRADE: (Ar.) Er. 1. Ýstem. 2. Emir. 3. (bkz. Ýstem).

    İRCA: (Ar.) 1. Geri çevirme, geri döndürme. 2. (Kim.) indirgeme. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İREM: (Ar.) 1. Cennet bahçesi. 2. Ok veya kursun atılan nisan tahtası. 3. Cenk denilen musiki aleti ve bunu icad edenin adı. 4. Ad kavmi zamanında, Seddad tarafından cennete benzetilme amacıyla yapılan bahçe olup, Sam'da veya Yemen'de bulundugu söylenir. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İREN: (Ar.) 1. Özgür, hür. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İRFAN: (Ar.) 1. Bilme, anlama. 2. Gerçegi sezme, kavrama gücü. 3. Dini gerçek ve sırlan bilis. 4. Kültür. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İRFAT: (Ar.) Er. - Yardım etme, bir sey verme.

    İRGÜN: (Tür.) - Sabahın erken saatleri. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İRMAN: (Fars.) 1. Çagrısız gelen kimse. 2. Dalkavuk. 3. Egreti. 4. Arzu, istek. 5. Pismanlık. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İRMEGÂN: (Fars.) Ka. 1. Ugurluluk, saadet, ikbal. 2. Terbiye eden.

    İRSAD: (Ar.) Ka. 1. Hazırlama. 2. Hazır olma.

    İRİALULLAH: (Ar.) Er. - Allah'ın göndermesi, yollaması, Allah'tan gelen.

    İRŞEN: (Ar.) - Miras olarak, anadan babadan geçerek. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İRŞAD: (Ar.) 1. Dogru yolu gösterme uyarma. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İRSADULLAH: (Ar.) Er. - Allah'ın irsadı.

    İRTEK: (Tür.) Er. 1. Safak vaktinde dogan. 2. Masal, efsane.

    İRTİZA: (Ar.) Er. - Razı olma, uygun bulma, begenme, seçme.

    İRVA: (Ar.) Ka. - Suya kandırma.

    İRZA: (Ar.) - Gönlünü etme, hosnut etme. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İRZİZ: (Ar.) Ka. 1. Titreme. 2. Dolu tanesi. 3. Dik ses.

    İSA: (Ar.) Er. - Dört büyük peygamberden biri. Dört büyük kitaptan Ýncil'in kendisine gönderildigi, Fir'avunlarla verdigi muhtesem mücadeleyle bilinen büyük peygamber. Kur'an'da 25 yerde ismi geçmektedir.

    İSABET: (Ar.) 1. Düsme, (isabet). 2. Düsme, çıkma. 3. Degme, tutma. 4. Yerindelik, yazılmazlık. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İSAD: (Ar.) Er. 1. Yüceltme, yükseltme. 2. Kutlu kalma.

    İSADE: (Ar.) Ka. - (bkz. Ýsad).

    İSAF: (Ar.) Er. - Bir istegi, dilegi yerine getirme.

    İSAR: (Ar.) Er. 1. İkram, bahsis. 2. Cömertlikle verme. 3. Dökme, saçma, serpme. 4. Kendi muhtaç oldugu halde bahsis verme.

    İSARE: (Ar.) Ka. - (bkz. Ýsar).

    İSASE: (Ar.) Ka. 1. Göz ucuyla bakma. 2. Camiyet. 3. Zenginlik, servet.

    İSFENDİYAR: (Fars.) Er. - Ýran mitolojisinde adı geçen hükümdarın adı.

    İSFİD: (Fars.) 1. Ak, beyaz renkli. 2. (bkz. Esfid). - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İSHAK: (İbr.) Er. 1. Ýbranice "Gülme" anlamına geldigi söylenir. 2. Hz. Ýbrahim'in 2 oglundan biri olan ve Ya'kub (a.s.)'un babası. Peygamberdir. Kur'an'da 17 yerde ismi geçen peygamberlerdendir.

    İSKENDER: Er. - M.Ö. 356-323 yıllan arasında yasayan ve 20 yasında hükümdar olan Makedonya kralı, Aristo'dan ders almıstır. Yunanistan, Ýran, Anadolu, Suriye, Mısır, Hindistan'ı istila eden hükümdara, Büyük Ýskender lakabı takılmıstır. 33 yasında ölmüstür.

        İSLÂM: (Ar.) Er. 1. Muhammed(s.a.s)'e nazil olan ve kendisi tarafından insanlıga teblig edilen din, Allah'ın en son dini. 2. Allah'a teslim olma, onun emirlerine uyup, yasaklarından kaçınma. 3. Ýyi geçinme, barıs içinde olma.

    İSMÂH: (Ar.) Er. 1. Semahatli, cömert kılma. 2. Mülayim ve itaatli.

    İSMAİL: (Ar.) Er. - Hz. Ýbrahim (a.s.)'in oglu. Ýbrahim (a.s.) O'nu Allah'a kurban olarak adamıs ve sözünde durmak için harekete geçmistir. Fakat Allah (c.c.) O'nu son anda Cebrail aracılıgıyla durdurmus ve bu imtihanı kazandıgını bildirmistir. İsmail (a.s.) Kur'an'da ismi geçen peygamberlerdendir ve babasıyla beraber Ka'be'yi insa etmislerdir.

    İSMET: (Ar.) 1. Masumluk, günahsızlık, temizlik. 2. Haramdan namusa dokunan hallerden çekinme. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. Peygamberin sıfatlarındandır.

    İSMİHAN: (Ar.) - Hükümdar isimleri. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İSMİNAZ: (a.f.i.) Ka. 1. Naz isminde. 2. Çok nazlı olan.

    İSMİNUR: (Ar.) Ka. - Nur ismini alan.

    İSMİRAR: (Ar.). - Esmerlesme, kara olma, kararma. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılabilir.

    İSNÂ: (Ar.) 1. Övme, sükretme. 2. Degerini yükseltme. 3. Bir yerde uzun zaman kalma. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İSRA: (Ar.) Ka. 1. Yürütme, geceleyin yürütme gönderme. 2. Hz. Peygamberin miraç gecesi. 3. Kur'an-ı Kerim'in 17. suresi.

    İSRÂC: (Ar.) 1. Yakma, yandırma. 2. Aydınlatma. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İSRAFİL: (Ar.) Er. - Dört büyük melekten sura üfürme görevi verilen melek.

    İSRAİL: (Ýbr.) - Ya'kub peygamberin lakabı. Sonradan onun soyundan gelenler Ýsrailogullan diye anılmıslardır. Ýsrailogullan, Kur'an'da çok sık kullanılan bir isimdir.

    İSTÂRE: (Fars.) Ka. - Yıldız, necm, sitare.

    İSTEM: (Ar.) 1. Zulüm ve sitem. 2. Ýsim olarak kullanılması uygun degildir.

    İSTEMİHAN: (Tür.) - Göktürk devletinin kurucusu Bumin kaganın kardesi olan Türk hakanı. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İSTİHSAN: (Ar.) - Güzel bulma, begenme. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İSTİKBAL: (Ar.) 1. Gelecek zaman. 2. Geleni karsılama. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İSCAN: (Tür.) Er. - Çalısmayı seven, çalıskan.

    İSVE: (Ar.) Ka. - Güzellerin gönül alıcı, gönül aldatıcı, nazlı davranısı.

    İTKAN: (Ar.) Er. 1. Saglamlastırma. 2. Ýnanma.

    İVAR: (Fars.) Ka. - Düzülmüs, kosulmus, hazırlanmıs.

    İYEM: (Tür.) - Güzellik. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İYİSAN: (Tür.) - Ýyi adla anılan, iyi tanınan kimse. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İZAN: (Ar.) 1. Anlayıs, kavrayıs, akıl. 2. Terbiye, edeb. 3. Boyun egme, göz dinleme. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İZANULLAH: (Ar.) Er. - Allah'a boyun egme, Allah'ın terbiyesi.

    İZEM: (Ar.) - Büyüklük, ululuk. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İZGİ: (Tür.) - (bkz. Ýzgü).

    İZGÜ: (Tür.) - Ýyi güzel, akıllı, adaletli. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İZGÜL: (Tür.) Ka. - (bkz. Ýzgü).

    İZGÜN: (Tür.) Er. - (bkz. Ýzgü).

    İZHAN: (Tür.) Er. - Ýyiligin, güzelligin hakimi, yönetici.

    İZHANIM: (Tür.) Ka. - (bkz. Ýzhan).

    İZHAR: (Ar.) Er. - Gösterme, meydana çıkarma.

    İZRA: (Ar.) 1. Asın övme. 2. Altın arama. 3. Korkutma. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

    İZZET: (Ar.) Er. 1. Deger kıymet yücelik, ululuk. 2. Kuvvet, kudret. 3. Hürmet, saygı ikram izan.

Etiketler: İslam'a Uygun Kız ve Erkek İsimleri Nelerdir? Kuran'da Geçen İsimler Nelerdir? İsimlerin Anlamları Nelerdir? Dini İsimler, Çocuğuma ne isim koyabilirim, hangi ismi koyabilirim | Mekteb-i Derviş

Not: HTML'e dönüştürülmez!
    Kötü           İyi
Benzer Konular