
BİR GÜÇ OLABİLMEK İÇİN MÜSLÜMANLARIN YENİDEN DİRİLİŞİ
Elhamdulillâhi Rabbil âlemin Vessalâtü vesselâmü alâ Rasûlinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve eshâbihi ecmeîn. Aziz Kardeşlerim!
Dünyaya imtihan için gönderilmiş mahlûkatın en şerefli varlığı insanoğlu, onunda en şereflisi olan takva sahibi şuurlu Müslüman; nefis ve şeytan ordularının saldırısı altındadır. Günümüzde her şeyin nefis ve şeytana hizmet ettiği, gururun kibirin, riyanın şehvet ve şöhretin, iki yüzlülüğün hakim olduğu bir ortamda, sıratı müstakim üzere bulunmak, kendimizi ailemizi sorumluluk taşıdıklarımızı korumak kurtarmak kolay olmayacaktır. Bütün bu bela ve musibetlerden kurtulmak dünyevi ve uhrevi mutluluğu yakalamak şüphesiz ilahi ahlak esaslarına bağlı, samimi ve şuurlu olarak Allah’ı Zülcelal’in bütün mahlukata can simidi olarak sunduğu İslam’a, Kur’an’a, Hatemül Enbiya Hz. Muhammed Mustafa(s.a.v)ya onun ehli Beytine, Salih, sadık alim veli dostlarına sevgi ve iteatten geçmektedir. Bütün hastalıklarımızın şifası, maddi ve manevi sıkıntılarımızın devası buradadır. Kardeşlik, huzur, maddi ve manevi yükseliş buradadadır. Kafirlerin, münafıkların, zalimlerin, islam düşmanlarının, Siyonistlerin, haçlıların, egoistlerin oyunları, tuzakları, hileleri ancak birlikte bozulacaktır.
Rabbimiz Kur’anında:
اِنَّ الدّ۪ينَ عِنْدَ اللّٰهِ الْاِسْلَام “Allah katında hak din şüphesiz İslam’dır.” (Âl-i İmrân Sûresi, 19)
وَمَنْ يَبْتَغِ غَيْرَ الْاِسْلَامِ د۪ينًا فَلَنْ يُقْبَلَ مِنْهُۚ وَهُوَ فِي الْاٰخِرَةِ مِنَ الْخَاسِر۪ينَ ﴿٨٥﴾ “Kim İslam’dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden böyle bir din asla kabul edilmeyecek ve o ahrette de hüsrana uğrayanlardan olacaktır.” (Âl-i İmrân Sûresi, ayet 85)
يَآ اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا هَلْ اَدُلُّكُمْ عَلٰى تِجَارَةٍ تُنْج۪يكُمْ مِنْ عَذَابٍ اَل۪يمٍ ﴿10﴾
تُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَرَسُولِه۪ وَتُجَاهِدُونَ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ بِاَمْوَالِكُمْ وَاَنْفُسِكُمْۜ ذٰلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَۙ ﴿11﴾
“Ey iman edenler! Sizi dünyada ve ahrette acı bir azaptan kurtaracak kazanç yolunu göstereyim mi? Allah’a ve Resulü Hz. Muhammed Mustafa’ya(s.a.v)inanıp, mallarınız ve canlarınızla Allah yolunda cihad ederseniz eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.” (Saf Sûresi,10-11)
Yeniden ayağa kalkabilmek için Müslümanlar:
1- İslami ölçüler içinde birbirlerini sevecekler.
2- Birbirlerinin haklarına hürmet edecekler.
3- Aralarında Selamı yayacaklar.
4- Birbirleri aleyhinde kesinlikle konuşmayacaklar.
5- Meşru olan her konuda birbirlerine yardımcı olacaklar.
6- Birbirlerine karşı Kur’an ifadesiyle, “Bünyan-ı Marsus Kenetlenmiş bir duvar” gibi olacaklardır. İşte o zaman, kendilerini bölmeye çalışan düşmanlarına karşı parçalanmaz bir güç haline gelecekler ve baskı altına alınamayacaklardır.
Resulullah(s.a.v)Efendimiz: “Siz birbirinizi sevmedikçe mü’min olamazsınız” buyurduğu halde, mü’min kardeşlerini sevmek bir tarafa, onlara düşmanlık etmek, onlarla çekişmek ve tepişmek, iman kardeşliğini zedelemek hıyanettir…
Bugün 1,5 milyarlık İslam dünyasının, İslami heyecanı kaybetmesi, Allah’tan uzaklaşması, Kur’an-a sırt çevirmiş olması, Resulullaha (s.a.v) sırt çevirmiş olması, fikir ve kültür kimliğini kaybetmiş olması, kardeşlik binasını yıkmış olmasının bedelini ödemektedir. Bu bedel, Filistin’de, Suriyede, Irakta, Bosna’da, Karabağ’da, Çeçenistan’da, Afganistan, Keşmir, Doğu Türkistan,
Filipinler, Tayland’da daha birçok İslam ülkesinde kan ve gözyaşıdır.
Bu manzara karşısında, bize Kur’an ve Sünnet emanetini bırakarak ebedi âleme göceden ve şu anda ruhunun haberdar edildiğine inandığımız Nebiler Nebisi Resulullah (s.a.v) Efendimiz Rabbimizin izniyle mübarek kabrinden kalksa, Mescidi Nebi minberine çıksa ve bize dese ki:
“Ey ümmetim ne haldesiniz? Size emanet olarak bıraktığım Kur’an-ı Kerim’i, Sünneti seniyemi ne yaptınız?
Ne yaptınız ki, 1,5 milyarlık ümmet olarak küfrün, zulmün kırbaçları altında eziliyorsunuz. Hani İslami heyecanınız? Hani kardeşliğiniz, birlik ve bütünlüğünüz? Hani hukukunuz? Ekonominiz? Teknolojiniz? Bedir’de kılıçlar niçin parçalanmıştı? Uhut’ta kefensiz gömülenler niçin gömülmüştü? Tebük ruhu, Mute hesaplaşması hangi davanın eseriydi?
Hz. Ebubekir (r.a.)’a, bütün servetini ortaya koyduran neydi?
Hz. Ömer (r.a.)’e, “adalet” gücünü veren neydi?
Hz. Osman (r.a.)’ı, “hayâ” timsali yapan neydi?
Hz. Ali (r.a.)’ye, “Kahramanlık” tacı giydiren neydi?
Hz. Eba Eyyüb el-Ensari (r.a.)’ı, yaşlı haliyle İstanbul surları önüne taşıyan neydi? Ve bütün Sahabe-i Kiramı “yıldızlaştıran” neydi?
Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim değil miydi?
Evet, Resulü Ekrem (s.a.v), kabrinden kalksa ve bize bu soruları sorsa, vereceğimiz cevap nedir?
Öyleyse, Müslümanların bu sorulara onurlu bir cevap verebilmeleri için, yeniden Kur’an’a dönmeleri, Sünnete dönmeleri, şarttır. İslami heyecanlarına hız vermeleri, gönlü iman, kafası ilimle dolu bir gençlik yetiştirmeleri ve İslam’ın kardeşlik sancağı altında bütünleşmeleri şarttır.
Aksi halde, ezilme ve üzülme devam edecektir.
Aziz Kardeşlerim!
Rabbimiz Kur’anında:
يَآ اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوٓا اِنْ تَنْصُرُوا اللّٰهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ اَقْدَامَكُمْ ﴿٧﴾ “Ey İman edenler! Eğer siz Allah’a, onun emrini tutar dinini uygular yardım ederseniz,O da size yardım eder ve düşmanlarınıza karşı ayaklarınızı sabit kılar, sağlam bastırır.” (Muhammed suresi, 7)
اِنَّ هٰذَا الْقُرْاٰنَ يَهْد۪ي لِلَّت۪ي هِيَ اَقْوَمُ وَيُبَشِّرُ الْمُؤْمِن۪ينَ الَّذ۪ينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ اَنَّ لَهُمْ اَجْرًا كَب۪يرًاۙ ﴿9﴾
“Gerçekten bu Kur’an en doğru olan yola götürür ve iyi işler yapan müminler için büyük bir mükafat olduğunu ve ahirete inanmayanlar için elem dolu bir azap hazırladığımızı müjdeler.” (İsra Suresi,10)
Allah aşkına, ya doğrudan doğruya veya dolaylı olarak, mâruf ile emr edelim münkerden nehy edelim. Emanetleri, işleri, vazifeleri, hizmetleri, memuriyetleri, başkanlıkları ehliyetli ve liyakatli kimselere verelim.
Allah aşkına israf, lüks, aşırı konfor, aşırı tüketim, gurur, kibir, şatafat beyinsizliklerini terk edelim, mütevazı ve kanaatli olalım. Gıybet etmeyelim, laf taşımayalım, kalbimizde kin ve intikam duyguları barındırmayalım. Mü’min kardeşlerimize düşmanlık etmeyelim, onları sevelim, onlara acıyalım, onlara yardım edelim.
Allah aşkına şu Âlem-i İslam’ın hali perişanına, kanları dökülen, evleri yıkılan, şehirleri harap olan kardeşlerimize merhamet edelim, kurtuluşları için dua edelim. İslam düşmanı Siyonist, Haçlı ittifakının oyunlarını birlikte bozalım.
Allah aşkına namaza başlayalım, farz namazları (şer’î bir özrümüz yoksa), itikadı ve ahlakı düzgün, fıkıh bilen icazetli ve ehliyetli bir imamın ardında cemaatle kılalım.
Allah aşkına, şeytanî tesettürü bırakıp şer’î tesettüre bürünelim. Günde bir saat mi olur, yarım saat mi; faydalı, lüzumlu, zarurî kitapları okuyalım, bulabilirsek ehliyetli hocalardan din kültür ahlak dersleri alalım. Zikir meclislerine katılalım.
Allah aşkına kendimizi ve toplumu ıslaha çalışalım. Tembelliği, tefrikayı, gafleti, çekişmeyi Allah için bırakalım. O’nun yardımına nail olmak için kendimize yardım edelim,
Burada sevinçle ifade ediyorum ki, bütün kötü göstergelere rağmen, Müslümanlar yeniden diriliş gayreti içine girmişlerdir.
Çünkü özellikle genç Müslüman, kalbini “Vahye, Kur’an’a” açarak ayağını yere basmaya başlamıştır. Tohum çatlamış, çekirdek kabuğunu yırtmıştır. Yıllardır hasretle yolu gözlenen Müslümanın müjdesi alınmıştır, gelecektir.
Hira ufuklarından doğan güneşin, veda tepesinden görünen ayın nurunu saça saça gelecektir. Allah’a kulluk sarayının kapılarını açmak için gelecektir. Evimizi kendi evimiz, cemiyetimizi kendi cemiyetimiz yapmak için gelecektir. Kur’an sesiyle, sünnet ışığıyla gelecektir.
Yıllar yılı beklediğimiz bu Müslüman geldiği gün, eziliş bitecek, çöken dünya yeniden kurulacak, insanlığı zehirleyen akrepler deliklere kaçacaktır. İnkârla diline kilit vurulan ilim konuşmaya başlayacaktır. Kur’an konuşacak, Sünnet konuşacak ve insanlık kurtulacaktır.
Bakınız, beş yüz milyonluk Afrika’nın yarıdan fazlası Müslüman olmuştur.
Asya’da, Avrupa’da, Amerika’da, Avusturalya’da Müslümanlar hızla çoğalmaktadır.
Arjantin’de yarım milyon nüfusla Müslümanlar ikinci sıraya yükselmişlerdir.
Fransa’da 3.5 milyonla üçüncü sıradadırlar.
İngiltere’de beş yüzden fazla cami çalışır durumda, özel İslam kolejleri, açılmakta. Belçika devleti, Avusturya devleti, İslam’ı devletin ikinci resmi dini olarak kabul etmiş, yüzlerce camiye ve İslam eğitimine müsaade etmiştir.
Almanya’da ikibinden fazla cami hizmet vermektedir. Hollanda da, Almanya, Belçika, Danimarka, İsveç, Norveç gibi ülkelerde camiler dolup taşmakta, İslam’ı araştıran Müslüman olanların sayısında büyük artış olmaktadır.
Kiliseler kapanıyor, camiler açılıyor. Huzur arayan, kurtuluş arayanlar İslam’a koşuyor.
Bağımsızlığını kazanan Türk devletlerinde de İslami hareket, heyecan başlamıştır.
Bütün bunlar bir dirilişin, bir gelişin müjdesidir. Bu bakımdan kalplerinizi açın sevinin. Saflarınız sıklaştırın sevinin. Birlik ve kardeşlik sancağı altında toplanın sevinin. Kur’an’la bütünleşin, sevinin. Resulullah(s.a.v)’in izinde yürüyün sevinin. Secdelere kapanın, sevinin. Rabbimize dua edin, sevinin.
Allah aşkına gençliğimizi, vaktimizi, servetimizi, elimize geçen imkân ve fırsatları ziyan edip müflis olmayalım.
Allah aşkına o Türk, bu Kürt, şu Çerkez, beriki Arnavut diyerek din ve iman kardeşlerimizi ötekileştirmeyelim, kavmiyetçilik yapmayalım.
Allah aşkına cahilliği bırakalım, İslam’ı Kur’an’ı Hz. Peygamberi (Salat ve selam olsun ona) dinî ahlakı doğru olarak öğrenelim dinimizi istismar eden inancımızı ahlakımızı birliğimizi bozmaya çalışan mezhep, tasavvuf, sünnet kabul etmeyen kendini allameyi cihan zanneden itikadı ameli bozuk fasık, facirlerden değil gerçek Ehli sünnet alimlerinden öğrenelim ve bu öğrendiğimiz hayırlı ve kurtarıcı bilgileri hayata uygulayalım, İslam’ı yaşayan Müslüman olalım.
Allah aşkına Müslüman terörist, İslam aktivisti, reformist, dinde yenilik ve değişim taraftarı olmayalım, Allah’ın koruduğu Hak Dini tahrife yeltenmeyelim. Müslüman olarak böyle bir beyinsizlik yaparsak tokat ve sille yiyeceğimizi hatırımızdan hiç çıkartmayalım.
Allah aşkına Muhammedî olalım, Ehl-i Sünnet vel Cemaatten ayrılmayalım. Şuurlu, vicdanlı, ahlaklı, faziletli, hikmetli, güçlü, vasıflı, âbid, zâhid, âdil, munsif, muhlis, muslih, sabırlı, edepli, kibar, nazik, mürüvvetli, görgülü, nezih Müslümanlar olalım.
Yüce Rabbimiz Müjde veriyor;
وَلَا تَهِنُوا وَلَا تَحْزَنُوا وَاَنْتُمُ الْاَعْلَوْنَ اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِن۪ينَ ﴿139﴾
“Ey Müminler! Gevşemeyin, mahzun da olmayın. Eğer gerçek müminseniz, mutlaka en üstün sizsiniz.”(Âl-i İmrân suresi, 139)
كُنْتُمْ خَيْرَ اُمَّةٍ اُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَاْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِۜ وَلَوْ اٰمَنَ اَهْلُ الْكِتَابِ لَكَانَ خَيْرًا لَهُمْۜ مِنْهُمُ الْمُؤْمِنُونَ وَاَكْثَرُهُمُ الْفَاسِقُونَ ﴿110﴾
“Siz insanlar içerisinde seçilip çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz, iyiliği emreder, kötülüğe engel olursunuz.Çünkü Allah’a inanan kimselersiniz. Eğer ehl-i kitap Hristiyan ve Yahudiler’de iman edip Müslüman olsalardı onlar içinde hayırlı olurdu Onlardan iman edenler varsa da, çoğu küfre düşmüş fasıklardır….” (Âl-i İmrân Sûresi, 110)
وَلْتَكُنْ مِنْكُمْ اُمَّةٌ يَدْعُونَ اِلَى الْخَيْرِ وَيَاْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِۜ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ ﴿104﴾
“Sizden, hayra davette iyilikleri emreder, kötülükleri önler bir zümre daima bulunmalıdır. İşte onlar hakiki bahtiyarlar ve saadete kavuşturuculardır.” (Âl-i İmrân Sûresi, 104)
Ebubekir TANRIKULU Hoca
Kadiriyye-i Halisiyye-i Hayriyyenin
Hadimül Fukarası
Etiketler: Müslüman, Diriliş, Güç, Müslümanların Yeniden Dirilişi | Mekteb-i Derviş