Mekteb-i Derviş | İslam

    HAFSA SULTAN KİMDİR?

    HAFSA SULTAN HAYATI, ESERLERİ, VEFATI, MEZARI

    İlk Türk İslam Halifesi Yavuz Sultan Selim'in eşi, Kanuni Sultan Süleyman'ın annesi. Edep, vakar, haysiyet sahibi, yetim ve fakirlerin dostu, birçok hayırların banisi, cömert hanım sultan...

    Ayşe Hafsa Valide Sultan, 1479-1534 yılları arasında yaşamıştır.Kırım Hanı Mengli Giray’ın kızı Yavuz Sultan Selim'in eşi, Kanuni Sultan Süleyman'ın annesidir. Sultan Süleyman 1520 yılında tahta çıkınca, o da valide sultan oldu. Bu sıfatla anılmış ilk padişah annesidir.14 yıl Valide Sultan kaldı. 

    1479 yılında Kırım’da, Salacık Han Sarayı’nda doğmuştur. 15 yaşına kadar burada yaşamış, Bazı belgelerde Üç tane Hafsa Sultan ismi geçmektedir. Bu isimler birbirine karıştırılmaktadır.Ayşe Hafsa Sultan’ın aile kökeni konusunda çeşitli kaynaklarda iki değişik bilgi vardır: Bunlardan biri, kendisinin, Kırım Hanı Mengli Giray’ın kızı olduğunu varsayar. Gerçekten de Yavuz Sultan Selim’in eşlerinden birinin Mengli Giray’ın kızı olduğu kesin olarak bilinmektedir. İkinci görüşe göre de Kanunî Sultan Süleyman, Mengli Giray’ın kızından değil de Yavuz Sultan Selim’in başka bir eşi olan Avrupa kökenli bir cariyeden dünyaya gelmiştir.Mengli Giray'ın kızı ÂişeHâtûn olabileceğine ilişkin de kaynaklar delil gösterebilmektedir. (Halil İnalcık, Cemal Kafadar (1993). SüleymânThe Second [i.e. the First] and his time. IsisPress. shewas a Tatar, a daughter of the Crimean Khan Mengli Giray)

    Osmanlı Padişahı I. Selim'in 1494'te Trabzon'da evlendiği İkinci eşi, Kanuni Sultan Süleyman'ın annesi ve Valide Sultan.

    Ayşe Hafsa Valide Sultan'ın kökenine ilişkin çeşitli kaynaklarda yer alan ve genel olarak iki farklı hipotez mevcuttur. Bunlardan birincisine göre Ayşe Hafsa Sultan, "Abd'ûl-Muin" adında birinin kızıdır. Diğer bir görüşe göre ise, Ayşe Hafsa Sultan Kırım hanı Mengli Giray'ın kızıdır.(Sakaoğlu, Necdet (2008). Bu mülkün kadın sultanları: Vâlide sultanlar, hâtunlar, hasekiler, kadınefendiler, sultanefendiler. Oğlak Yayıncılık. s. 148. ISBN 978-9-753-29623-6. Reşat Kasaba (1 Dec 2009). A moveableempire: Ottomannomads, migrants, andrefugees. University of Washington Press. s. 44. ISBN 978-0-295-80149-0. Hafsa Sultan, thedaughter of theCrimeanruler Mengli Giray Khan.)

    Ayşe Hafsa Sultan, kendisinden yüzyıl kadar önce yaşamış olan, Aydınoğlu Beyliği’nin son hakanı Aydınoğlu İsa Bey’in kızı ve Yıldırım Bayezit’in eşi olan Hafsa Hatun’la karıştırılmamalıdır. Edirne’nin Hafsa kasabası adının son durumunu, Hafsa Hatun’un orada yaşamış olmasından dolayı almıştır.

    Kırım Hanı Mengli Girayın kızı, Aydınoğlu Beyliğinin kızı. Hepsinin ismi de Ayşe Hafsa Sultan.

    ÇOCUKLARI

    Yavuz Sultan Selim’in padişah olduğu 1512 yılına kadar geçen sürede burada yaşamıştır. Bu yıllara tesadüf eden 1494 yılında şehzade Süleyman’ı doğurmuştur. Süleyman’ın haricinde Hatice, Fatma, Kamer ve Salih adında üç çocuğunun daha olduğu, bunlardan Kamer ve Salih’in çok küçük yaşlarda vefat ettiği rivayet olunmaktadır. Mengli Giray'ın kızı Ayşe Hanım, (Top. Sar. Arş E 6.185) Beyhan ve Şah Sultanlar'ın annesi.

    Osmanlı sarayına girişi

    14 yaşında babası ve Osmanlı padişahı Sultan Bayezid Han'ın ortak görüşü neticesinde Şehzade Selim ile evlendirildi. Kerç şehrinden yola çıkan kadırga ile Trabzon'a gelin olarak indi. Orhan, Musa ve Korkut isminde üç oğlu olan Hafsa Sultan'ın çocukları salgın hastalıklarda hayatını kaybetti. Sultan Selim'in şehzadelik döneminde Trabzon'da, oğlu Şehzade Süleyman'ın sancak beyliklerinde de Kefe ve Manisa'da bulundu. Yavuz Sultan Selim'in 1520 yılındaki ani ölümüyle oğlu Kanuni Sultan Süleyman tahta geçti.

    Valide Sultanlık Dönemi

    Oğlunun tahta geçişiyle Hafsa Sultan da İstanbul'a geldi. Annesini çok seven, sayan ve hürmet eden Süleyman Han tarafında tarihte ilk defa kendisine Valide Sultan makamı uygun görüldü.

    14 yıl Valide Sultan kaldı. Her ne kadar Valide Sultanlık döneminin sonları Kanuni'nin çok etki sahibi eşi Hürrem Sultan'ın zamanına denk gelmişse de Kanuni'nin annesine sık sık danıştığı ve fikirlerine büyük önem verdiği bilinmektedir. Kanuni Sultan Süleyman'ın saltanatının ilk yıllarında Venedik Cumhuriyeti'nin İstanbul'daki elçisi olan PietroBragadin, mektuplarında Hafsa Sultan'ın "48 yaşında çok güzel bir kadın olduğunu ve oğlu hükümdarın kendisine karşı büyük hürmet ve sevgi beslediğini..." belirtmektedir. 

    Yavuz Sultan Selim, meşhur bir şiirinde;

    Şirler pençe-i kahrımda olurken lerzan,

    Beni bir gözleri ahuya zebun etti felek,

    Mısralarını Hafsa Sultan için yazmıştır.

    Ayşe Hafsa Valide Sultan'ın günümüze ulaşan eşine ve oğluna gönderdiği birçok mektubu da vardır.

    Oğlu ve Devlet Yönetimi Üzerindeki Etkisi

    Oğlu üzerinde yoğun etkisi görülen Valide Sultan'ın baskın bir rol oynadığı bilinmektedir. Fakat bu etkisini hiçbir zaman kötüye kullanmamıştır. Gönderdiği birçok mektup ile siyasi olaylarla ilgili tavsiyelerde bulunan Hafsa Sultan, II. Bayezid'in annesi Gülbahar Hatun'dan sonra oğluna bu tür telkinlerde bulunan ilk padişah annesidir. (Y.Öztuna, Devletler ve Hanedanlar, C.2, s. 157)

    Şehzade Süleyman 1509 yılında sırasıyla Şarki Karahisar ve Bolu’ya sancak beyi olarak atanmış ise de her iki atamaya da amcası, Amasya Valisi şehzade Ahmet’in itiraz etmesi üzerine Kırım’da ki Kefe Sancak Beyliğine gönderilmiştir. Fakat babası Yavuz Sultan Selim, 1512 yılında padişah olunca Saruhan Sancak Beyi olarak atanmıştır. Bu esnada Hafsa Sultan da oğlu Şehzade Süleyman ile birlikte Manisa’ya gelmiştir. Yavuz Sultan Selim’in dokuz yıl süren padişahlığı döneminde Saray-ı Amire de denilen Manisa Sarayı’nda yaşamış, Burada bulunduğu süre zarfında cami, medrese, imaret ve sıbyan mektebi yaptırmış(Sultan Camii külliyesi), bu tesislerin işletilmesi için de bir vakıf kurmuştur. Hafsa Sultan’ın sağlığında inşaatına başlanan hamam ve dârüşşifâ ise o öldükten sonra oğlu Kanûnî Sultan Süleyman tarafından tamamlatılmıştır.

    Manisa'da 1522 yılında tamamlanan bimaristan (akıl hastanesi) ve külliyesini yaptırarak gelirlerini bu külliyeye vakfetti. İzmir'in Urla ilçesinde bir mescit yaptıran Ayşe Hafsa Sultan, 1522 yılında hastalanınca dönemin ünlü hekimi Merkez Efendi'ye ilaç yapması emredildi. Merkez Efendi, 41 çeşit baharatı karıştırarak bir macun elde etti. Bunu yiyerek iyileşen Valide Sultan, macunun her yıl aynı dönemde yapılıp halka saçılmasını buyurdu. Günümüze kadar yaşatılan bu vasiyet gereğince her yıl Nevruz günü halka mesir macunu dağıtılır. 

    Gençlik yıllarını, kocası Yavuz Sultan Selim’in sancakbeyi olduğu Trabzon’da geçirdi. 6 Kasım 1494 tarihi bu asil çiftin en saadetli günü oldu. O tarihte, yıllar sonra Batı’nın “Muhteşem Süleyman” diye tavsif edeceği Şehzade Süleyman dünyaya geldi.

    Böylece Hafsa Sultan için eşine hasretle geçen yıllar devam ediyordu. Zira büyük cihangir Selim Han cihat aşkı ile zaferden zafere koşup, ülkeler fethetmekle meşguldü.

    Hafsa Sultan ise yazdığı mektuplarla bir taraftan ona olan hasretini dile getirmekte diğer taraftan fetihlerini ve kazandığı zaferleri kutlamaktaydı:

    “Maruza-i nahife-i zarife budur ki, devletlü padişah hazretlerinin eyyâm-ı devletlerinde bi-hamdilillâhive’l-minne külliyen cariyeleri riayet olmuşlardır. Ümmiddir ki bu zaife dahi sairleri gibi inayet-i padişahiyle manzur buyurula. Şimdiye dek ümmid bu idi ki, Hüdavendigârhalledethilafetühü hazretleri şerir-i saltanata geldiklerinden sonra bu nahifeyi dahi hâk-i pây-ı kimya-bahşlarına yüz sürmek ile müşerref ve müstes’id olmak tasavvur olunur idi. Lâkin bu tebahtali’inden ol şereften mahrum olduk. Ümmiddir ki, Padişah-ı âlem-penahın ayağı toprağından bu cariye feramuşbuyurulmayup inayet-i sultani ile behremend ola.”

    Öte yandan Hafsa Sultan, eşinin yokluğunda bütün özlemini ve hasretini içine akıtıp, müstakbel padişah adayının iyi yetişmesi için elinden gelen gayreti gösterdi. Ayrıca Manisa’da geçen uzun yılların hatırasını tarihe mal etmek için şanına uygun hayır eserleri de yaptırdı. Manisa’da bulunduğu sırada aylık altı bin akçe alan Hafsa Sultan, bu paranın büyük bir kısmını bu hayır eserlerinin yapımında harcamıştır.1520’de Yavuz Sultan Selim Han’ın ani vefatının ardından tahta çıkan oğlu ile birlikte İstanbul’a geldi. Artık Hafsa Sultan “Mehd-i Ulyâ-yı Saltanat” olmuştu.

    Hafsa Sultan, oğlu Kanunî Sultan Süleyman üzerinde etkili olmuş, sarayda müspet manada, idareci bir rol oynamıştır. Oğlunun zaferleriyle gurur duyan, yokluğunda hasret acılarıyla yanıp tutuşan, memleketin ve evladının selametinden başka bir şey düşünmeyip duasını üstünden eksik etmeyen, zor zamanlarında dayanağı ve danışmanı olan müşfik bir valide sultandır. Böyle bir oğula sahip olma mutluluğuyla yazdığı mektupların üzerine, “El-mütevekkil alallah, Valide-i Sultan Süleyman Şah” yazılı mührünü basıyordu.

    Kanunî Sultan Süleyman da aynı şekilde annesine düşkün ve hürmetkârdı. Mohaç Muharebesi sonrasında imparatorluğun dört bir köşesine zafernameler gönderilirken, Sultan Süleyman bu haberi annesine bizzat yazmıştı. Bu örnekten anlaşılacağı üzere Kanunî ile annesi Hafsa Sultan’ın ilişkisi çok kuvvetli idi.

    HAFSA SULTAN'IN VEFATI

    Osmanlı İmparatorluğu’nun zirve yapmış olduğu bir dönemde Osmanlı hareminde idarecilik görevini Vâlide sultan (mehd-i ulyâ) olarak on üç yıl beş ay yirmi yedi gün sürdürmüş, Hafsa Sultan 4 Ramazan 940 (19 Mart 1534) tarihinde oğlu Kanunî Sultan Süleyman’ın saltanatı   sırasında Topkapı Sarayı’nda 56 yaşında vefat etmiştir. Sultan Selim Camii’nin bahçesindeki türbesine gömüldü.Yanında kızı Şah Sultan da medfundur

    Saray nişancısı ve tarihçi Celalzade Mustafa, cenazesini anlatırken Hafsa Sultam uzun uzun övmüştür. Övgüleri arasında onu Hazret-i Muhammed (s.a.v.)’in ilk hanımı Hazreti Hatice’ye, kızı Hazreti Fatıma’ya ve üçüncü olarak ve en sevgili eşi Hazreti Aişe’ye benzeterek Müslüman bir kadın için söylenebilecek en coşkulu ifadeleri kullanmıştır. 

    Şöyle ki:“O dinine bağlı, dürüst bir hanım, iffet diyarının ecesi, saflık payitahtının Hazreti Hatice’si, hayırlı vakıflar kurucusu, kendini din işlerine adamış zamanın Fatıma’sı, çağın Aişe’si idi.”

    Hafsa Sultan sarayda eşiyle birlikte uzun günler geçirememiş olsa da Yavuz Sultan Selim Camii Haziresinde onun türbesi yanında, Haliç’e hâkim bir tepecikte, ebedî saadet saraylarında eşiyle birliktedir.

    1894 depreminde yıkılan Fatih’teki Yavuz Sultan Selim Han camiinin haziresinde bulunan türbe yüz yıl sonra yeniden ihya edildi. "Annesi Ayşe Hafsa Sultan'dan 28 yıl sonra vefat eden Şah Sultan'ın "Restorasyon sırasında Ayşe Hafsa Sultan'ın kabrinin hemen yanında yeni bir kabir bulundu. Bilim adamları yaptığı araştırmada kabrin 1572 yılında vefat eden ve annesi Ayşe Hafsa Sultan'ın yanına defnedilen Yavuz Sultan Selim'in kızı, Kanuni Sultan Süleyman'ın kız kardeşi Şah Sultan'a ait olduğu belirlendi.Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 17 Nisan 2017 yılında türbeyi yeniden ziyarete açtı.

    HAFSA SULTAN'IN BIRAKTIĞI ESERLERİ

    Güzelliği kadar hayırseverliğiyle de tanınan Hafsa Sultan, yaptırdığı birçok hayır müessesesi arasında bilhassa Manisa’da bir kısmı 1523’te bitirilen cami, medrese, sıbyan mektebi, hankah, imaret, hamam ve dârüşşifâdan meydana gelen külliyesiyle tanınır. Bunlardan hamam (1538) ve dârüşşifâ (1539) ölümünden sonra Kanûnî tarafından onun adına külliyeye ilâve edilmiştir.

    Burada bulanan maaşlı personel sayısı yüz on yediyi bulmaktadır. Camide iki imam, bir hatip, dört müezzin ve diğer hizmetliler mevcuttu. Ayrıca imaret kısmında düzenli olarak yemek çıkarılıyordu. Burada yirmi kişi çalışmaktaydı. Darülkurrada dokuz, hangâhta ise on üç derviş bulunuyordu. Medresede bir müderrisle, onun on talebesi vardı. Talebelere günde ikişer akçe yevmiye veriliyordu. 1575 tarihli vakıf defterinde camiin batı yanında bulunan darüşşi- fada görevli personelle ilgili kayıtlara rastlanmaktadır. Buna göre burada baştabip, ikinci tabip, vekilharç, göz hekimi (kehhal), cerrah ve yirmi beş kadar da hizmetli görevliydi. Ankara’da Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’nde yer alan Arapça vakfiyesi Ayşe Hafsa Sultan’ın hayırseverliğini ve sosyal yardım anlayışını gösteren mükemmel bir örnektir. 929/1522 tarihli vakfiyenin başında Hafsa Sultan şöyle vasıflandırılmaktadır:

    “Hafsa Hatun: Allah hayrat kılâdelerini (gerdanlıklarını) kopmaktan ve dağılmaktan saklasın, iyilikler nükudunu gözlerin göremediği nazarlardan korusun. Sultan Süleyman Şah’ın anasıdır. O padişahın olay okları düşmanlarının kalplerini daima delik deşik etsin.”

    Hafsa Sultan bu vakfının tevliyetini Hacı Tacüddin İbrahim isminde birine vermiştir. Sağ oldukça bu mütevelli olacak, ölünce zamanın padişahı yerine ehil bir mütevelli tayin edecektir.

    Cami, imaret ve medresesindeki bazı görevlilerin durumlarını, işlerini ve alacağı ücretleri belirten ifadeler bu hayırsever kadının düşünce ve inanç yapısını göstermesi bakımından mühimdir.

    “On hafız. Bunların âlimi ser mahfil olacaktır. Kur’an okumaya evvelâ o başlayacak, son okuyan da o olacaktır. Bunlar haftada bir hatim indireceklerdir. Mütevelli bunlara her hafta yüz dirhem yiyecek ve içecek parası verecektir. Ayrıca ikişer dirhem de gündelik alacaklardır.

    Bir meddah. Bu, güzel sesli bir hafız olacak, Hazreti Peygamber (s.a.v.)’i metheden kasideler, naatlar okuyacak, güzel sesiyle cemaati vecd ve istiğrak hâline getirecektir.

    Bir muarrif. Bu iyi konuşan, fasih, tatlı dilli, istiareleri, nükteleri bilecek, her namazdan evvel ve sonra dilin bütün fesahat ve belâgatiyle (tarif) okuyacaktır. Vakfeden Hafsa Hatun’a, bütün mü’minlere dualarının ve ibadetlerinin kabulü için hayır dualar edecektir. Dua yüksek sesle ve tam bir huzur ve huşû içinde yapılacaktır. Bunun gündeliği üç dirhemdir.

    Otuz hafız. Her gün öğle namazından sonra camide birer cüz Kur’an okuyacaklar, yevmiyeleri ikişer dirhemdir. On tesbihçi (Allah’ı zikreden). Bunlar her gün öğle namazından sonra camide tespih çekecekler, ecrini ve sevabını vakfedenin ruhuna bağışlayacaklardır.

    Bir müderris. Bu müderris tatil günlerinden başka her gün medrese dershanesinde ders verecektir. Bu nakil (Tefsir ve Hadis gibi) ve akıl ilimlerini, aslî ve fer‘î bilgileri çok iyi bilecek, her müşkülü çözmeye ve şüpheleri gidermeye kudretli olacaktır. Medresede istidatlı, iyi huylu çalışkan on talebe bulunacaktır. Bunlar her gün ikişer dirhem alacaklardır. Hangâh-i Sufıyye denilen zaviyede on müridli bir mürşid şeyh bulunacaktır. Dervişler hangâhın on odasında oturacaklar, bunlar ehl-i sünnet ve’l-cemaatten olacaklardır. Heva ve bidat ehlinden olmayacaklardır.

    Şeyh her gün irşâd seccadesine oturacak, yanındakileri doğru yola yöneltecektir. Bunlar ibadetle, taatle meşgul olacaklar ve zikredeceklerdir. Şeyhe her gün on, müritlere ikişer dirhem verilecektir.

    Mektepte fakir, yetim çocuklar okuyacaktır. Yetim çocuklar için vakıftan her gün ikişer dirhem ayrılacaktır. Her sene bu paralar toplanarak Ramazan bayramlarında kendilerine elbise alınarak dağıtılacaktır.

    Günümüzde gerek belediyelerin, gerekse vakıflar genel müdürlüğünün gayretli çalışmaları ile tarihî eserlerimize gereken değerin gösterilmesi memnuniyet vericidir.

    Bu arada Hafsa Hatun, döneminde ve günümüzde çok önemli bir şifa kaynağı ve Manisa için ticarî meta olan mesir macununun ortaya çıkmasına da vesile olacaktır.

    Tasavvuf büyüklerinden Merkez Efendi, Hafsa Sultan’ın isteği ve hocası Sümbül Sinan Efendin’in tembihi üzerine Manisa’ya gitmişti. Burada Valide Sultan’ın Manisa’da yaptırdığı imaretin yanındaki dergâhta hocalık yaptı. Tıp bilgisi kuvvetli olan Merkez Efendi, Manisa’da bulunduğu sırada Hafsa Sultan rahatsızlanmış ve çare bulunamamıştı. Bunu haber alan Merkez Efendi kırk bir çeşit baharattan meydana gelen bir macun yaptı. Göndermiş olduğu bu macun Valide Sultan’ı iyileştirdi.

    Eskisinden daha sağlıklı ve zinde olduğunu fark eden sultan Merkez Efendi’ye, “Bu macundan bol miktarda yapalım ve halka dağıtalım, böyle bir şifa deposundan herkes faydalansın.” diye buyurdu.

    Bundan sonra darüşşifadaki hastalar için mesir macunu hazırlanması, mesir macunun “Nevruz-ı Sultanî’de yapılması, hekimbaşı nezaretinde pişirilmesi, artan macunun şehirdeki muhtaçlara dağıtılması şeklindeki şartlarla, tahminen 1540 yılından beri halka mesir macunu dağıtılmaya başlanmış ve daha sonra Mesir Macunu Şenlikleri ortaya çıkmıştır. 21-22 Mart Nevruz-ı Sultanî gününde saçılan mesir macunundan alabilmek için çevreden insanlar şehre akın etmişler ve Manisa’da âdeta bir panayır oluşmuştur.


Etiketler: Hafsa Sultan Kimdir? Hayatı, Eserleri, Vefatı, Mezarı | Mekteb-i Derviş

Not: HTML'e dönüştürülmez!
    Kötü           İyi
Benzer Konular