Mekteb-i Derviş | İslam

    KUNUT DUASI 1 OKUNUŞU ANLAMI ARAPÇA YAZILIŞI

    Allâhümme innâ nesteînüke

    ve nestağfirüke ve nestehdîke.

    Ve nü'minü bike ve netûbü ileyke.

    Ve netevekelü aleyke ve nüsnî aleykel-hayra

    küllehû neşkürüke ve lâ nekfürük

    ve nahleu ve netrükü men yefcürük.

    KUNUT DUASI 1 ANLAMI

    Allah'ım! Sen'den yardım isteriz,

    günahlarımızı bağışlamanı isteriz,

    razı olduğun şeylere hidayet etmeni isteriz.

    Sana inanırız, Sana tövbe ederiz.

    Sana güveniriz.

    Bize verdiğin bütün nimetleri bilerek Sen'i hayır ile överiz.

    Sana şükrederiz.

    Hiçbir nimetini inkâr etmez ve onları başkasından bilmeyiz.

    Nimetlerini inkâr eden ve Sana karşı geleni bırakırız.

    KUNUT DUASI 1 ARAPÇA YAZILIŞI

    اَللَّهُمَّ إِنَّا نَسْتَعِينُكَ وَ نَسْتَغْفِرُكَ وَ نَسْتَهْدِيكَ * وَ نُؤْمِنُ بِكَ وَ نَتُوبُ اِلَيْكَ * وَ نَتَوَكَّلُ عَلَيْكَ * وَ نُثْنِى عَلَيْكَ اْلخَيْرَ كُلَّهُ نَشْكُرُكَ وَ لاَ نَكْفُرُكَ * وَ نَخْلَعُ وَ نَتْرُكُ مَنْ يَفْجُرُكَ *

    KUNUT DUASI 2 OKUNUŞU ANLAMI ARAPÇA YAZILIŞI

    Allâhümme iyyâke na'büdü 

    ve leke nüsallî ve nescüdü

    ve ileyke nes'â ve nahfidü

    nercû rahmeteke

    ve nahşâ azâbeke inne azâbeke bilküffâri mülhıg.

    KUNUT DUASI 2 ANLAMI

    Allah'ım! Biz yalnız Sana kulluk ederiz.

    Namazı yalnız Senin için kılarız,

    ancak Sana secde ederiz.

    Yalnız Sana koşar ve Sana yaklaştıracak şeyleri kazanmaya çalışırız.

    Rahmetinin devamını ve çoğalmasını dileriz.

    Azabından korkarız,

    şüphesiz Sen'in azabın kâfirlere ve inançsızlara ulaşır.

    KUNUT DUASI 2 ARAPÇA YAZILIŞI

    اَللّٰهُمَّ اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَلَكَ نُصَلّ۪ى وَنَسْجُدُ * وَاِلَيْكَ نَسْعٰى وَنَحْفِدُ * نَرْجُو رَحْمَتَكَ وَنَخْشٰى عَذَابَكَ * اِنَّ عَذَابَكَ بِ الْكُفَّارِ مُلْحِقٌ *

    KUNUT DUALARI HİKMETİ, FAZİLETİ, TEFSİRİ

    Hz. Ömer(r.a) ile oğlu Abdullah (r. anhümâ)’dan rivâyet edilen ve Hanefî ve Mâlikîlerce tercih edilen kunut duası budur.

    Vitir namazı gerek yalnız kılınsın, gerekse cemaatla kılınsın her ikisinde de imam ve cemaat kunut dualarını içinden okurlar. Peygamber(s.a.v)Efendimiz şöyle buyurmuştur:"Zikrin en hayırlısı gizli olanı, rızkın en hayırlısı da yetecek kadar olanıdır." (Ahmed b. Hanbel, I, 172, 180).

    Hz. Peygamber'in değişik zamanlarda ve namazlarda değişik kunut dualarını okuduğuna ait hadisler vardır. Ancak İmam-ı Azam Ebu Hanîfe(r.a)'ye göre Kunut, farz namazlarda geçici bir süre için okunmuş fakat daha sonra nesholunmuştur.

    Kunut duaları Vitir'den başka namazlarda okunmaz. Ancak bir fitne, belâ, musîbet olduğu zamanlarda sabah namazının farzında da okunabilir.

    İmam Şafiî ve İmam Mâlik'e göre sabah namazının farzında rükû ile secde arasında kıyam halinde kunut duası okunur. Bu Mâlikîlerde müstehab Şâfiîlerde ise sünnettir.

    Kunut duasını bilmeyen kimse yalnız "Rabbenâ âtinâfi'd-dünyâ haseneten vefî'l-âhireti haseneten ve kınâ azâbe'n-nâr." (Bakara Suresi,201) duasını okur. Anlamı: "Rabbimiz! Bize dünyada da iyiliği, âhirette de iyiliği ver. Ve bizi cehennem azabından koru". Üç defa; "Allâhümmeğfirlî (Allah'ım beni bağışla)" veya üç defa; Ya Rabbî (Ey Rabbim)" demesi de câizdir.

    Hz. Ali(r.a)'nin oğlu Hz.Hasan(r.a); "Rasûlüllah (s.a.v) vitirde okuyacağım kelimeleri bana öğretti." demiş ve şu duayı nakletmiştir:

    "Allâhümme'hdinî fi men hedeyte ve âfinî fi men âfeyte vetevellenî fi men tevelleyte ve bâriklî fi mâ e'tayte ve kınî şerra mâ kadayte fe inneke takdî ve lâ yukdâ aleyke ve innehû lâ yezillü men vâleyte ve lâyeızzü men âdeyte tebârekte Rabbenâ ve teâleyte, ve sallâ'llâhü alâ'n-Nebiyyi Muhammed." (Ebû Dâvud, Vitr, 5; Tirmizî, Vıtr, 10; Nesaî, Kıyâmü'l-leyl, 51; İbn Mâce, İkâme, 117; Dârimî, Salât, 214).

    Anlamı:

    "Allah'ım, hidayet ettiklerinin yoluna beni de hidâyet et. Allah'ım, âfiyet ver. Dost edindiklerinle beraber beni de dost edin. Verdiğin şeyleri bana mübârek eyle. Hükmettiğin şeylerin şerrinden beni koru. Şüphesiz Sen hüküm verirsin, fakat kimse sana hüküm veremez. Senin sevdiklerin zelil olmaz. Senin düşman oldukların ise aslâ aziz olmaz. Rabbimiz sen mübarek ve yücesin. Allah'ın Rasulü Muhammed'e salat ve selam olsun."

    KUNUT DUALARININ FAZİLETLERİ NELERDİR?

    Kunut duaları, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa’ya (s.a.v.) inen ayetler ya da sureler değillerdir. Resulullah’ın (s.a.v.) nübüvvetinden sonra vahye dayalı olan hareketleri ve öğretileri, ümmetine yol göstermiştir. Kunut duaları da Hz. Muhammed’in (s.a.v.) ümmetine öğrettiği dualardandır.

    Kunut duaları kulların Allah’tan (c.c.) neyi nasıl isteyecekleri hususunda onlara yol gösteren dualar arasındandır.

    Kunut dualarıyla ilgili ve bu duaların ne derece faziletli olduğunu bildiren çok sayıda rivayet mevcuttur.

    Kunut tekbirin namaz içerisinde niçin ve nasıl hâsıl olduğuna dair çeşitli rivayetler bulunmaktadır. Mesela İbrahim Hakkı Bursevî Hazretlerinin Ruhu’l Beyan isimli eserinde konuyla alakalı şöyle bir hadise rivayet edilmektedir:

    “Resulullah (s.a.v.) Miraç’ta, Sidre-i Mühteha’ya çıktı, bir rekât namaz kıldı. Buna bir rekât da kendisi ilâve etti. Namaz iki rekât oldu. Cenab-ı Hak kendisine bir rekât daha kılmasını emretti. Böylece namaz, akşam namazı gibi vitir [tek] oldu. İşte Peygamberimiz üçüncü rekâtı kılacağı sırada İlâhî rahmet ve nur tecelli etti. Peygamberimiz o nur içinde kaldı. Ve kendinden geçmiş vaziyette elleri çözüldü. Sonunda ellerini kaldırarak tekbir aldı. İşte elleri kaldırmak böylece sünnet oldu.” (Ruhu’l-Beyan, 4:413-414.)

    Bir diğer rivayette ise;“Resulullah’ın (s.a.v.) üçüncü rekâtı kılacağı sırada Fatiha ve zamm-ı sure okuyup rükuya gideceği sırada Cehennemi gördü. Cehennem ehli kömür gibi simsiyah olmuştu. Peygamberimiz bu halde de kendisinden geçti ve elleri çözülüverdi. Hemen Cebrail (a.s.) geldi, Peygamberimizin üzerine Kevser suyundan döktü. Böylece Peygamberimiz kendine geldi. Tekbir alıp kunut dualarını okudu. Kunut duasında Cehennemden ve Cehennem ehlinden Allah’a (c.c.) sığındı.“

    Peygamber Efendimiz (s.a.v.) vitir namazının fazileti ve vakti ile ilgili mübarek bir hadislerinde de: “Allah size bir namazı ziyâde kıldı ki, o namaz sizin hakkınızda kırmızı tüylü develerden daha hayırlıdır. İşte o namaz vitir namazıdır. O namazı yatsı ile şafağın atışı arasında verdi.” (Ebû Dâvud, Salât:336)

    Kunut duaları mübarek vitir namazında Allah’a (c.c.) en güzel şekilde dua etmenin yollarındandır. Kunut duaları, kulun Allah’u Teâla’ya (c.c.) sığınışının, namazı yalnız Allah (c.c.) için kılışının, azaptan ve sapkınlıktan yine Allah’a (c.c.) sığınışının en güzel dile getiriliş şekillerindendir. Allah’a (c.c.) O’nun Resulü olan Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) gibi dua etmenin güzelliğini içinde barındıran dualardandır.

    Kunut dualarının faziletleri şu şekilde sıralanır;

    Kunut dualarının okunduğu vitir namazı, en kıymetli dünya malından daha hayırlıdır.

    Kunut duaları, cehennemden ve cehennem ehlinden korur.

    Vitir namazının son rekâtında tekbirden sonra mutlaka okunmalıdır.

    Vitir namazında Kunut dualarını okumak vaciptir.

    Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed(s.a.v), Kunut dualarının okunmasının kırmızı tüylü develerden daha hayırlı olduğunu söylemiştir. Kırmızı tüylü develer, eski dönemlerde en kıymetli dünya malı olarak bilinir.

    Kunut duaları, Peygamber (s.a.v) Efendimizin tatbik ettiği şekilde okunmalıdır. Müslümanları, vitir namazını kılarken Hz. Muhammed (s.a.v)’in yaptığı gibi onu taklit ederek namazlarını kılmalıdır.

     Kunut Duaları Nedir?

    Kunut duaları, yatsı namazının ardından kılınan 3 rekatlık vitir namazının son rekatında okunan dualardır. Kunut duaları vitir namazının 3. rekâtında, rükûdan önce tekbir alınarak okunan dualardır. Vitirin 3. rekâtında Fatiha suresinden sonra bir namaz suresi okunur ve ardından tekbir alınıp kunut duaları okunarak rükuya öyle gidilir.

    Kunut, kelime olarak “İbadet, taat, huşû, kıyam, sükût, dua” anlamlarına gelirken fıkhî bir terim olarak “taatte bulunmak, dua etmek ve herhangi bir şerden kurtulmak ya da hayrı elde etmek için namazda Allah’a sığınmak” manasındadır. 

    Vitir namazında kunut, yani dua okumak ve kunut tekbirini almak vaciptir. Bu İmam-ı A’zam’a göredir. İmameyn’e göre ise bunlar sünnettir.

    Kunut duaları, diğer namazlarda bulunmadığından, farklı ve yeni bir duruma geçişi belirtmek üzere, vitir namazının üçüncü rekâtında kunut tekbiri alınır. Doğrudan kunut dualarını okumaya geçmek, namazdaki olağanlığı ve sıradanlığı sürdürmek demektir.

    Farklı bir duruma geçiş, bir tekbirle yapılarak, bu sıradanlık ve olağan akış, bir değişikliğe uğratılır. Zaten rüku ve secde tekbirleri, “intikal (geçiş) tekbirleri” olarak adlandırılır. Kunut tekbiri de, bu anlamda bir intikal tekbiridir.

    Çünkü kunut tekbirinden önce okunanlar, Kuran-ı Kerim’den birer sûre ve âyettir. Kunut duaları ise Hz.Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve sellem) Efendimizden rivayet edilen birer duadır. İşte âyetle dua arasını ayırmak ve dua hâline intikal etmek (geçmek) için tekbir alınmaktadır.

    Ayrıca Kunut tekbirinin eller kaldırılıp sesli olarak alınmasının hikmeti de, sağır ve kör gibi özürlü kimselere tekbir alındığını bildirmek içindir.

    Elbette bütün bu hikmet ve maslahatlar ibadetlerin özünü teşkil etmemektedir. Bunlar teşvik mahiyetinde olup asıl gaye Allah ve Resulü’nün rızasını kazanabilmektir. O halde Hz.Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve sellem) nasıl kılmış ise biz de O’nu taklid eder ve O’na uyarız.

    Kunut Duaları; Hanefî mezhebinde, vitir namazının üçüncü rek’atinde zamm-ı sûre okunduktan sonra; Şafiî mezhebinde, sabah namazının farzının ikinci rek’atinde rükûdan kalktıktan sonra ve Ramazân-ı şerîf ayının yarısından sonra vitir namazının üç üncü rek’atinde rükûdan kalktıktan sonra okunan duâdır.

    Ayrıca,Resûlullah(s.a.v)Efendimiz zamânında Bi’r-i Mâûne vak’asında, Sahâbe-i kirâmdan (Peygamberimizin sohbetinde yetişen mübârek arkadaşlarından) yetmiş kurrâ (hafız), Âmiroğullarının reîsi Ebû Berâ Âmir bin Mâlik’in yeğeni Âmir bin Tufeyl ve adamları tarafından tuzağa düşürülüp şehîd edilmişlerdi.

    Peygamber efendimiz(sa.a.v) bu hâdiseye çok üzüldüler. Bu elîm hâdiseyi yapan, sözlerinde durmayan, anlaşmayı bozan, yalan söyleyen kabîlelere, belâ için bir ay sabah namazında o müşrikler aleyhine duâ buyurdu. İşte kunût duâsının başlangıcı budur. Ondan evvel kunût okunmazdı. (İmâm-ı Buhârî)

    KUNUT DUALARI NE ZAMAN OKUNUR?

    Hanefîlere göre vitir namazı akşam namazı gibi, bir selâmla kılınan üç rekkâttan ibarettir. Delil, Hz. Âişe’nin rivâyet ettiği şu hadistir: “Hz. Peygamber üç rekât ile vitir kılar ve üç rekâtın sonunda selam verirdi.” (Buhari, Nesai) Akşam namazından farkı, bunun her rekâtında Fâtiha ve ardından bir sûre ve son rekâtta rükûdan önce tekbir alınarak Kunut duası okunmasıdır.

    Vitir namazında kunut duası okumak ve kunut tekbiri almak Ebû Hannife’ye göre vâciptir. Ebû Yusuf ve İmam Muhammed’e göre bunlar sünnettir.

    KUNUT DUASI NERELERDE OKUNUR?

    KUNUT DUALARI NE ZAMAN OKUNMAZ?

    İmam terkettiği zaman, ona uyanların da terketmesi gereken beş mesele şunlardır:

    1-Bayram tekbirleri,

    2-Üç veya dört rekâtlı farz namazlarda ilk oturuş,

    3-Tilâvet secdesi,

    4-Sehiv secdesi,

    5-Kunut duası. Ancak kunut duası, rükûu kaçırma tehlikesi olduğu zaman terk edilir.

    Vitir namazında cemaat, daha kunutu bitirmeden imam rükûa varsa cemmaat da varır. Ancak cemaat henüz kunuttan bir şey okumamış olursa, imamla birlikte rükûu kaçırmayacak şekilde bir miktar okur.

    İmam kunutu unutup rükûa gittiği takdirde, cemaat ona tabi olmasa, imam da başını kaldırıp kunut duasını okuduktan sonra, yeniden rükûa gitse, cemaaat de kendisine uyunca cemaatin namazı fâsit olur.

    VİTİR NAMAZINDA KUNUT DUASINI BİLMEYEN YERİNE NE OKUNUR?

    Hanefîlere göre, vitir namazının üçüncü rekâtında kunût yapmak vaciptir. Kunûtta tekbir alınır ve kunut duaları olarak bilinen “Allahümme innâ neste’înuke” ve “Allahümme iyyâke na’büdü” duaları okunur. (İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, III, 245; Tahâvî, Şerhu me‘âni’l-âsâr, I, 249; İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, II, 442).

    Bu duaları bilmeyen kimse ezberlemeye gayret eder; ancak ezberleyinceye kadar “Rabbenâ âtinâ” duasını okur veya üç defa “Allahümmeğfir lî” (Allah’ım! Beni bağışla)” yahut üç kere “Yâ Rabbî (Ey Rabb’im)”demekle yetinir.

    Şâfiî ve Mâlikîlere göre ise, sabah namazının ikinci rekâtında, rükûdan sonra kunût yapılır. Sabah namazında kunût yapmak Şâfiîlere göre sünnet, Mâlikîlere göre ise müstehaptır. Şâfiî veya Mâlikî mezhebine mensup imamın arkasında sabah namazı kılan Hanefî bir kimse, dilerse kunût duasına katılır, dilerse sessizce bekler. (Merğînânî, el-Hidâye, II, 32,33).

    VİTİR NAMAZI (KUNUT DUALARI) İLE İLGİLİ BAZI MESELELER

    1) Vitir namazı, yalnız ramazanda cemaatle kılınır. İmam bu namazı açıkttan kıldırır. Kunut duasını tercih edilen görüşe göre, imam da cemaat de gizli okurlar. Ramazan dışında vitri cemaatle kılmak mekruhtur.

    2) İmama birinci rekâttan sonra yetişen kimse, imam ile birlikte kunut okur, yetişemediği rekâtları kaza ederken artık kunutu okumaz.

    3) Vitir namazı kılan kimse ikinci rekâtta mı, yoksa üçüncü rekâtta mı olduğğunda şüphe etse, bulunduğu rekâtta kunutu okur, rükû ve secdelerden sonra bir rekât daha kılar, yeniden kunutu okur. Rükû ve secdelerden sonra teşehhüttte bulunur, selâm ile namazını tamamlar. Eğer birinci rekâtta iken böyle şüphe ederse, üçüncü rekât olması muhtemel olan rekâtta kunut duasını okur.

    4) Vitirden başka namazlarda kunut duası okunmaz. Yalnız sıkıntı, fitne ve belâ vukuu sırasında sabah namazlarının farzında kunut okunabilir. Şâfiî ve Mâlik’e göre, hergün sabah namazlarının farzında rükûdan sonra ayakta (kavme halinde) kunut duası okunur. Bu kunut Mâlikîler’e göre müsttehap, Şâfiîler’e göre ise sünnettir. Diğer yandan Şâfiîler’e göre, ramazanın ikinci yarısında vitir namazının son rekâtında, rükûdan sonra kunut duası okummak menduptur.

    5) Sabah namazında kunut duasını okuyan bir Şâfiî veya Mâlikî imama uyan bir Hanefî susar, kunutu okumaz. Eğer okuyacak olursa gizli okur.

    Vakti. Fakihler vitri müstakil bir namaz kabul eder. Bazı Şâfiîler ise onun teheccüdle aynı namaz olduğu görüşündedir. Cumhura göre vitir namazının vakti yatsı namazının edasından sabah namazı vaktine kadardır. Bilerek veya yanılarak yatsı namazının edasından önce vitri kılan kimse vakti girmeden kıldığı için bu namazı iade etmek zorundadır. Şâfiîler’e ve Hanbelîler’e göre akşam ile yatsıyı cem‘-i takdim ile akşam vaktinde kılan kimse yatsı vakti henüz girmediği halde vitri yatsı namazını takiben kılabilir. Mâlikîler ise vitir namazı için vaktin başlangıcını, yatsı vaktinin girmesinden ve sahih yatsı namazının edasından sonraki vakit kabul ederler; yatsı vakti girmeden vitrin kılınamayacağını ve yine diğerlerinden farklı olarak sabah namazı vaktinin girmesinden namazın fiilen kılınmasına kadar olan zamanı da vitir için zaruri vakit sayarlar; bu vakte kadar özürsüz tehiri mekruh görmekle birlikte vitrin kılınabileceğini kabul ederler (zaruri vakit kavramı için bk. VAKİT). Ebû Hanîfe’ye göre vitrin vakti yatsının vaktiyle aynı olmakla birlikte ondan ayrı bir namazdır, ancak eda sırası (tertip) bakımından yatsıdan sonraya konmuştur; yatsı kılınmadan önce edası câiz değildir. Bununla birlikte unutarak vitri yatsıdan önce kılan yahut vitri kıldıktan sonra yatsıyı abdestsiz kıldığını farkeden kimsenin daha önce kıldığı vitir namazı geçerli sayılır.

    Fakihler, “Gece kıldığınız namazın sonuncusu vitir olsun” hadisinden hareketle (Buhârî, “Vitir”, 4) vitrin gece kılınan nâfile namazların sonuncusu olarak kılınacağında görüş birliğindedir. Hz. Peygamber gece sonundaki namazın daha faziletli olduğunu söylemiştir; dolayısıyla yatsının ardından nâfile kılmak isteyen kimse vitri nâfileden sonraya bırakır. Uyanabileceğinden emin değilse hadiste tavsiye edildiği üzere vitri uyumadan önce kılması müstehaptır. (Müslim, “Ṣalâtü’l-müsâfirîn”, 162, 163). Yatmadan önce vitri kılıp ardından gece namazı kılmak isteyen kimse bütün mezheplere göre istediği kadar gece namazı kılar ve, “Bir gecede iki vitir kılınmaz” hadisi gereğince (Ebû Dâvûd, “Vitir”, 9; Tirmizî, “Vitir”, 13) vitri iade etmesi gerekmez. 

    Bazı hadislerde Resûl-i Ekrem’in geceleyin kalkıp teheccüdle vitir namazlarını kıldıktan sonra oturarak iki rek‘at namaz kıldığı rivayet edilmiş (Müslim, “Ṣalâtü’l-müsâfirîn”, 139; Ebû Dâvûd, “Ṣalât”, 26), bunun sabah namazının sünneti veya Hz. Peygamber’e has bir namaz olduğu, mensuh olduğu, akşam namazının sünnetine benzer şekilde bu namazın da vitrin sünneti olduğu, vitirden sonra namaz kılmanın cevazını göstermek amacıyla kılındığı yolunda çeşitli yorumlar yapılmıştır (bu konudaki hadislerin ve görüşlerin değerlendirilmesi için bk. İbn Hacer el-Askalânî, bibl.).

    Rek‘at Sayısı ve Kılınışı. Vitir namazının bir, üç, beş, yedi, dokuz veya on bir rek‘at olduğuna dair rivayetler bulunmaktadır. Farklı mezhep âlimlerinin vitir namazı ve öncesinde kılınması tavsiye edilen namaz (şef‘) konusundaki görüşleri dikkate alındığında vitrin rek‘at sayısı ile ilgili tanımlamaların genel de üç rek‘at çerçevesinde temellendirildiği söylenebilir. Hanefîler’e göre vitir namazı, ramazanda ve ramazan dışında, akşam namazı gibi ikinci ve üçüncü rek‘atta teşehhüd ve sonda tek selâmla kılınan üç rek‘attan ibarettir. (Müsned, I, 89; Dârimî, “Ṣalât”, 212; Serahsî, I, 164)

    Akşam namazının kılınışından farkı vitirde üçüncü rek‘atta da Fâtiha’nın ardından âyet okunmasıdır. Teşehhüdü unutup üçüncü rek‘ata kalkan kimse geri dönmez. (Kâsânî, I, 273)

    Hanefî âlimleri, vitrin üçten az veya daha fazla rek‘at kılınmasına dair rivayetleri vitir namazı hakkındaki hükmün kesinleşmesinden önceki döneme ait sayarlar. 

    Şâfiîler’e ve Hanbelîler’e göre vitrin en azı bir, en çoğu on bir rek‘attır. “Gece namazı ikişer ikişerdir ...” hadisine dayanarak tek rek‘at kılmanın kerahetsiz câiz olduğu kabul edilmekle birlikte tek rek‘atla yetinmeyi evlâ bulmayıp en az üç rek‘at kılınması tavsiye edilir. Kişi üç rek‘at kılacaksa iki rek‘attan sonra selâm verip üçüncüyü ayrıca kılabilir.

    Hanbelîler’e göre iki rek‘attan sonra bir süre ara vermek sünnettir, ardından kılınacak tek rek‘attan ayırmak için arada konuşmak müstehaptır. Şâfiîler’e göre vitir cemaatle kılındığında imamın üç rek‘atı birlikte kıldırması karışıklığı önleme bakımından efdaldir. Şâfiîler’e ve Hanbelîler’e göre, ikinci rek‘atta teşehhüd veya selâm olmadan üç rek‘at kılınması ve sadece son rek‘atta teşehhüdün ardından selâm verilmesi de mümkündür. Şâfiîler bununla vitirle akşam namazının birbirinden ayırt edilmesini de amaçlamışlardır. Vitrin üç rek‘attan fazla kılınması durumunda Hz. Peygamber’den bu konuda gelen rivayetlerin yorumu bağlamında farklı uygulamalar mevcuttur. Vitir namazı Mâlikîler’e göre tek rek‘attır; ancak onlar da, “Gece namazı ikişer ikişerdir ...” hadisinden dolayı bu tek rek‘attan önce selâmla ayrılmış müstakil niyetle iki rek‘at daha kılınmasını gerekli görürler. Öncesinde iki rek‘at kılmadan tek rek‘at veya fâsılasız üç rek‘at kılınması bu şekilde kılan bir imama uyulması dışında mekruh görülmüştür. 

    Hanefîler’e göre vitir namazı vâcip olduğundan sağlıklı kimseler için kıyam şart görüldüğü gibi özür haricinde binek üzerinde kılınması da câiz değildir. Bu namazı sünnet kabul eden fukahaya göre ise kıyama gücü yetse de kişinin oturarak veya binek üzerinde vitir kılması câizdir. Vitir namazını nâfile kabul edenlerle vâcip olduğu görüşünü benimseyen Ebû Hanîfe, bu namazın farz ve nâfileye ihtimali bulunmasından dolayı ihtiyaten bütün rek‘atlarında kıraati gerekli görmüştür. 

    Hanefîler ve Hanbelîler, Übey b. Kâ‘b hadisine dayanarak üç rek‘atlık vitir namazının ilk rek‘atında A‘lâ, ikincisinde Kâfirûn, üçüncüsünde İhlâs sûrelerinin okunmasının mendup olduğu görüşündedir. Ancak Hanefîler’e göre mutlak bir kural durumuna gelmemesi için Fâtiha dışında hadiste belirtilen sûreler bazan okunabileceği gibi bazan da başka âyetler okunmalıdır. Şâfiîler ve Mâlikîler ise Hz. Âişe(r.anha)’den gelen rivayeti dikkate alıp ilk iki rek‘atta aynı sûreleri zikretmekle beraber üçüncü rek‘atta İhlâs’la birlikte Muavvizeteyn’in de okunmasını mendup sayarlar. (ilgili hadisler için bk. Ebû Dâvûd, “Vitir”, 4; Tirmizî, “Vitir”, 9).

    Vitirde Kunut duasının meşruiyeti konusunda Mâlikîler hariç ulemâ görüş birliği içindedir. Mâlikîler’e göre ise vitirde Kunut duası okunmaz. Hanefîler’e ve Hanbelîler’e göre yıl boyunca kılınan vitir namazlarında Kunut duası okunurken Şâfiîler’e göre bu dua sadece ramazanın son yarısında okunur. Hanefîler’e göre üçüncü rek‘atta kıraatten sonra rükûa varmadan önce eller kaldırılıp tekbir alınır ve ardından Kunut duası okunur. Bu uygulama Ebû Hanîfe’ye göre vâcip, İmâmeyn’e göre sünnettir. Kunut duasını okuyamayanlar “Rabbenâ âtinâ” duasını okur veya üç defa “Allahümmağfir lî” veya “Yâ rabbî” derler. Hem imamın hem de imama uyan kimsenin Kunut duasını sessizce okuması tercih edilir. Kunut duasını unutan kimse rükûda veya rükûdan başını kaldırdıktan sonra bunun farkına varırsa geri dönmez, ancak vâcibi terkettiğinden namazın sonunda sehiv secdesi yapar. 

    Şâfiî veya Hanbelî bir imama uyan kimse bu mezheplerdeki görüş doğrultusunda imamla birlikte rükûdan sonra Kunut yapar. Üçüncü rek‘atın rükûunda imama yetişen kimse hükmen Kunut duasına yetişmiş sayılır ve kendi başına tamamladığı rek‘atların sonunda Kunut yapmaz. Şâfiîler’e ve Hanbelîler’e göre ise son rek‘atta rükûdan kalktıktan sonra Kunut menduptur; “semiallahü li-men hamideh” denilerek kalkılırken eller göğüs hizasına kadar kaldırılır ve cemaatle kılınan namazda imam açıktan okur .

    Mâlikîler dışındaki mezheplere göre vitir namazının ramazanda teravihin devamı gibi cemaatle kılınması menduptur. Ramazan dışında ise cemaatle kılınması Hanefîler’e göre mekruhtur; Şâfiîler ve Hanbelîler’e göre de sünnet olan tek başına kılınmasıdır. Mâlikîler’e göre vitrin daima evde kılınması efdaldir. Vitir namazından sonra üç kere “Sübhâne’l-meliki’l-kuddûs” denilmesi ve üçüncü söyleyişte sesin yükseltilmesi (Müsned, III, 406), ayrıca, “Allahım! Öfkenden rızâna, cezalandırmandan affına, senden sana sığınırım; seni yeterince övemem, sen kendini övdüğün gibisin” duasının okunması (Müsned, I, 96; Nesâî, “Ḳıyâmü’l-leyl”, 51) müstehaptır (Hatîb eş-Şirbînî, I, 339; ayrıca bk. Muvaffakuddin İbn Kudâme, II, 601).

    Kazâsı. Peygamber(s.a.v)Efendimiz: “Vitir namazını kılmadan uyuyan veya kılmayı unutan kimse hatırladığı zaman namazı kılsın” buyurmuştur. (Müsned, III, 44; Ebû Dâvûd, “Vitir”, 6; vitrin kazâ vaktiyle ilgili görüşler için bk. Şevkânî, III, 58-59)

    Hanefîler’e göre, sabah namazı vakti girdiği halde vitri ister bilerek ister unutarak kılmamış olan kimseye Kunut duasıyla birlikte kazâsı gerekir. Ebû Hanîfe’ye göre vâcip, amel bakımından farzlara mülhak olduğundan tertibe riayet gerekir; sabah namazını kılarken vitri kılmadığını hatırlayan tertip sahibinin namazı vitri kılacak kadar zaman varsa fâsid olur; önce vitri kazâ edip sonra sabah namazını kılmalıdır. Bu vakitte kılamayan veya tertip sahibi olmayanlar daha sonra herhangi bir vakitte kazâ edebilirler. İmâmeyn de yukarıdaki hadise istinaden sünnet kabul ettiği vitrin kazâsının gerekliliğine hükmetmiştir. Şâfiîler’e göre kazâ edilmeyeceğine dair görüşler de bulunmakla beraber işaret edilen hadise dayanılarak kazâsı müstehap görülmüştür. Hanbelîler’de de benzer bir görüş vardır. Mâlikîler’e göre vitrin zaruri vakti sabah namazının kılınmasına kadar sürdüğünden kişi sabah namazını kıldıktan sonra vitri kılmadığını hatırlarsa kazâ etmez; namazda iken hatırlarsa ve sabah namazı için yeterli vakit varsa namazdan çıkıp vitri kılması gerekir. İbn Hazm’a göre vitri kasten terkeden kişi sonradan kazâ edemez; ancak uyku veya unutma sebebiyle kılınmayan vitir namazları kazâ edilebilir. (el-Muḥallâ, III, 101 vd.)

    Vitir Şafii’de sünnet, Hanefi’de nasıl vacib oluyor?

    İctihadla çıkarılan hükümler farklı olabilir. Farklı olması da rahmettir. İctihad, ictihadı nakzetmez. Bir mezhepte helal olan bir şey, diğer mezhepte haram olabilir. Ahirette, herkes, tâbi olduğu mezhebe göre muamele görecektir. Mesela koç yumurtası yiyen Şafiilere bir şey sorulmadığı halde, Hanefiler sorguya çekilecek, yasak edilen şeyi niçin yedikleri sorulacaktır.

    Bu dünya işlerinde bile böyledir. Silah taşımak bazı ülkelerde serbest, bazılarında yasaktır. Herkes kendi kanununa göre sorguya çekilir.Vitir namazı hakkında çeşitli hadis-i şerifler vardır. İkisi şöyle:

    (Vitir haktır. Vitri kılmayan bizden değildir.) [Ebu Davud]

    (Vitir namazı bana farz, size nafiledir.) [Deylemi]

    Şafii, Maliki ve Hanbeli âlimleri de, vitrin sünnet olduğu hükmünü çıkarmışlardır. Sünnet nafile demektir.

    Hadis kitaplarından hüküm çıkarmak, ancak müctehid âlimlerin işidir. Son hadis-i şerifi okuyan bir Hanefi, vitrin nafile olduğunu zanneder. Onun için sık sık izah ettiğimiz gibi, hadis-i şeriflerden hüküm çıkarmaktan sakınmak gerekir.

    Hanefi âlimleri, buna ve başka delillere dayanarak vitrin vacib olduğunu bildirmişlerdir.

    İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:(Hadis-i şeriflerle amel etmek, bize caiz olmaz. Mezhebimizin hükmüne aykırı gibi görülen hadis-i şerifler, âlimlerin sözlerini reddetmek için delil ve senet olamaz. Bir Hanefinin, imam arkasında Fatiha okuması mezhepten çıkmaktır, ilhaddır.) [Müjdeci m. 312, Mebde ve Mead 31]

    M. Hadimi hazretleri buyuruyor ki:(Dindeki dört delil, müctehidler içindir. Bizim için delil, mezhebimizin bildirdiği hükümdür. Çünkü bizler, âyet ve hadisten hüküm çıkaramayız. Mezhebin bir hükmü, âyete, hadise uymuyor gibi görünse de yanlış değildir. Çünkü âyet ve hadis ictihad isteyebilir, başka bir âyet veya hadisle değişmiş olabilir veya bilmediğimiz bir tevili vardır.) [Berika s. 94]



Etiketler: Kunut Duaları Okunuşu, Anlamı, Arapça Yazılışı, Önemi, Tefsiri | Mekteb-i Derviş

Not: HTML'e dönüştürülmez!
    Kötü           İyi
Benzer Konular