Mekteb-i Derviş | İslam

    CİN SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU, ANLAMI, ARAPÇA YAZILIŞI VE ÖNEMİ

    CİN SURESİ DİNLE, CİN SURESİ EZBERLE

    Mekke döneminde inmiştir. 28 âyettir. Ağırlıklı olarak cinlerden bahsettiği için “Cin sûresi” adını almıştır. Sûrede ayrıca tevhit, peygamberlik ve öldükten sonra dirilmek gibi meseleler konu edilmektedir.

    Bismillahirrahmanirrahîm

1.Kul ûhıye ileyye ennehustemea neferun minel cinni fe kâlû innâ semi’nâ kur’ânen acebâ(aceben).

2.Yehdî ilâr ruşdi fe âmennâ bihî, ve len nuşrike bi rabbinâ ehadâ(ehaden).

3.Ve ennehu teâlâ ceddu rabbinâ mâttehaze sâhıbeten ve lâ veledâ(veleden).

4.Ve ennehu kâne yekûlu sefîhunâ alâllâhi şetatâ(şetatan).

5.Ve ennâ zanennâ en len tekûlel insu vel cinnu alâllâhi kezibâ(keziben).

6.Ve ennehu kâne ricâlun minel insi yeûzûne bi ricâlin minel cinni fe zâdûhum rahekâ(rahekan).

7.Ve ennehum zannû kemâ zanentum en len yeb’asallâhu ehadâ(ehaden).

8.Ve ennâ le mesnâs semâe fe vecednâhâ muliet harasen şedîden ve şuhubâ(şuhuben).

9.Ve ennâ kunnâ nak’udu minhâ mekâıde lis sem’i fe men yestemiıl âne yecid lehu şihâben rasadâ(rasaden).

10.Ve ennâ lâ nedrî eşerrun urîde bi men fîl ardı em erâde bi him rabbuhum raşedâ(raşeden).

11.Ve ennâ minnâs sâlihûne ve minnâ dûne zâlike, kunnâ tarâika kıdedâ(kıdeden).

12.Ve ennâ zanennâ en len nu’cizallâhe fîl ardı ve len nu’cizehu herabâ(heraben).

13.Ve ennâ lemmâ semi’nâl hudâ âmennâ bihî, fe men yu’min bi rabbihî fe lâ yehâfu bahsen ve lâ rahekâ(rahekan).

14.Ve ennâ minnâl muslimûne ve minnâl kâsitûn(kâsitûne), fe men esleme fe ulâike teharrav raşedâ(raşeden).

15.Ve emmâl kâsitûne fe kânû li cehenneme hatabâ(hataban).

16.Ve en levistekâmû alât tarîkati le eskaynâhum mâen gadekâ(gadekan).

17.Li neftinehum fîhi, ve men yu’rıd an zikri rabbihî yeslukhu azâben saadâ(saaden).

18.Ve ennel mesâcide lillâhi fe lâ ted’û meallâhi ehadâ(ehaden).

19.Ve ennehu lemmâ kâme abdullâhi yedûhu kâdû yekûnûne aleyhi libedâ(libeden).

20.Kul innemâ ed’û rabbî ve lâ uşriku bihî ehadâ(ehaden).

21.Kul innî lâ emliku lekum darran ve lâ raşedâ(raşeden).

22.Kul innî len yucîranî minallâhi ehadun ve len ecide min dûnihî multehadâ(multehaden).

23.İllâ belâgan minallâhi risâlâtihî, ve men ya’sıllâhe ve resûlehu fe inne lehu nâra cehenneme hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden).

24.Hattâ izâ raev mâ yûadûne fe se ya’lemûne men ad’afu nâsıran ve ekallu adedâ(adeden).

25.Kul in edrî e karîbun mâ tûadûne em yec’alu lehu rabbî emedâ(emedan).

26.Âlimul gaybi fe lâ yuzhiru alâ gaybihî ehadâ(ehaden).

27.İllâ menirtedâ min resûlin fe innehu yesluku min beyni yedeyhi ve min halfihî rasadâ(rasaden).

28.Li ya’leme en kad eblegû rısâlâti rabbihim ve ehâta bimâ ledeyhim ve ahsâ kulle şey’in adedâ(adeden).

    CİN SURESİ MEALİ (ANLAMI)

﴾1-2﴿ De ki: Cinlerden bir topluluğun (Kur’an’ı) dinleyip şöyle söyledikleri bana vahyolundu: "Biz, doğru yolu gösteren harika bir okuma dinledik ve ona iman ettik. Artık kesinlikle rabbimize kimseyi ortak koşmayacağız.

﴾3﴿ Şu muhakkak ki rabbimizin şanı çok yücedir; O, ne bir eş edinmiştir ne de çocuk.

﴾4﴿ Demek aramızdaki beyinsiz, Allah hakkında ipe sapa gelmez şeyler söylüyormuş.

﴾5﴿ Oysa biz, insanların ve cinlerin Allah hakkında asla yalan söylemeyeceklerini sanırdık.

﴾6﴿ İnsanlardan bazı adamlar cinlerden bazı kişilere sığınırlardı, onlar da bunları daha sapkın hale getirirlerdi.

﴾7﴿ Onlar da sizin zannettiğiniz gibi, Allah’ın hiç kimseyi tekrar diriltmeyeceğini zannederlerdi.

﴾8﴿ Hakikaten biz (cinler) göğü yokladık, onu güçlü muhafızlar ve alev toplarıyla doldurulmuş bulduk.

﴾9﴿ Halbuki biz (daha önce, göğü) dinlemek için onun oturulabilecek yerlerinde otururduk; fakat şimdi kim dinlemek isterse kendisini gözetleyen bir alev topuyla karşılaşıyor.

﴾10﴿ Bilmiyoruz, yeryüzündekiler hakkında bir kötülük mü murat edildi yoksa rableri onlar için bir iyilik mi diledi?

﴾11﴿ Doğrusu içimizde iyiler var, ama aramızda başka türlü olanlar da var; hâsılı biz farklı gruplardan oluşuyoruz.

﴾12﴿ Sonunda anladık ki yeryüzünde Allah’ın iradesini asla engelleyemeyiz; kaçmakla da O’nun elinden kurtulamayız.

﴾13﴿ Ve biz doğru yol rehberini dinler dinlemez ona iman ettik; rabbine iman eden kimse artık ne ziyandan ne de azıp sapmaktan korkar.

﴾14﴿ Aramızda ilâhî emirlere boyun eğenler var, ama hak yoldan sapanlarımız da var. Boyun eğenler doğru yolu hedeflemişlerdir.

﴾15﴿ Hak yoldan sapanlar ise cehennemin yakıtı olmuşlardır."

﴾16-17﴿ Eğer (kullarımız) hak yolda dosdoğru yürürlerse kendilerini, içinde denemek üzere nimetlere boğarız; kim de rabbini anmaktan yüz çevirirse Allah onu gitgide artan bir azaba uğratır.

﴾18﴿ Mescidler yalnız Allah’ındır. O halde Allah’ın yanına katarak hiçbir kimseye yalvarmayın.

﴾19﴿ Allah’ın kulu O’na ibadet etmek üzere kalktığında üstüne çıkarcasına etrafına üşüşüyorlar.

﴾20﴿ De ki: "Ben kendisine hiç kimseyi ortak koşmaksızın yalnız rabbime yakarıp kulluk ederim."

﴾21﴿ De ki: "Doğrusu ben size ne zarar verme ne de doğrunun ölçütünü zihninize yerleştirme gücüne sahibim."

﴾22-23﴿ Şunu da söyle: "Şüphe yok ki, Allah’ın gönderdiklerini tebliğ etmedikçe beni de Allah’a karşı kimse koruyamaz; O’ndan başka sığınacak kimse de bulamam." Artık kim Allah’a ve resulüne karşı gelirse bilsin ki, içinde ebedî kalacakları cehennem ateşi onu beklemektedir.

﴾24﴿ Sonunda tehdit edildikleri azabı gördükleri zaman kimin yardımcılarının daha güçsüz ve sayıca daha az olduğunu anlayacaklar."

﴾25﴿ De ki: "Tehdit edildiğiniz azap yakın mıdır yoksa rabbim onun için uzun bir süre mi koyar, bilemem."

﴾26﴿ Gaybı O bilir, gizlisini kimseye açmaz;

﴾27-28﴿ Ancak elçi olarak seçtiği başka. Allah, bu elçilerin her türlü durumlarını ilmiyle kuşattığı ve her şeyin sayısını belirlediği halde, rablerinin mesajlarını tebliğ ettiklerini ortaya çıkarmak için onların önlerinden ve arkalarından gözcüler gönderir.

    CİN SURESİ ARAPÇA YAZILIŞI

   بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

قُلْ اُو۫حِيَ اِلَيَّ اَنَّهُ اسْتَمَعَ نَفَرٌ مِنَ الْجِنِّ فَقَالُٓوا اِنَّا سَمِعْنَا قُرْاٰناً عَجَباًۙ ﴿١

يَهْد۪ٓي اِلَى الرُّشْدِ فَاٰمَنَّا بِه۪ۜ وَلَنْ نُشْرِكَ بِرَبِّنَٓا اَحَداًۙ ﴿٢

وَاَنَّهُ تَعَالٰى جَدُّ رَبِّنَا مَا اتَّخَذَ صَاحِبَةً وَلَا وَلَداًۙ ﴿٣

وَاَنَّهُ كَانَ يَقُولُ سَف۪يهُنَا عَلَى اللّٰهِ شَطَطاًۙ ﴿٤

وَاَنَّا ظَنَنَّٓا اَنْ لَنْ تَقُولَ الْاِنْسُ وَالْجِنُّ عَلَى اللّٰهِ كَذِباًۙ ﴿٥

وَاَنَّهُ كَانَ رِجَالٌ مِنَ الْاِنْسِ يَعُوذُونَ بِرِجَالٍ مِنَ الْجِنِّ فَزَادُوهُمْ رَهَقاًۙ ﴿٦

وَاَنَّهُمْ ظَنُّوا كَمَا ظَنَنْتُمْ اَنْ لَنْ يَبْعَثَ اللّٰهُ اَحَداًۙ ﴿٧

وَاَنَّا لَمَسْنَا السَّمَٓاءَ فَوَجَدْنَاهَا مُلِئَتْ حَرَساً شَد۪يداً وَشُهُباًۙ ﴿٨

وَاَنَّا كُنَّا نَقْعُدُ مِنْهَا مَقَاعِدَ لِلسَّمْعِۜ فَمَنْ يَسْتَمِعِ الْاٰنَ يَجِدْ لَهُ شِهَاباً رَصَداًۙ ﴿٩

وَاَنَّا لَا نَدْر۪ٓي اَشَرٌّ اُر۪يدَ بِمَنْ فِي الْاَرْضِ اَمْ اَرَادَ بِهِمْ رَبُّهُمْ رَشَداًۙ ﴿١٠

وَاَنَّا مِنَّا الصَّالِحُونَ وَمِنَّا دُونَ ذٰلِكَۜ كُنَّا طَرَٓائِقَ قِدَداًۙ ﴿١١

وَاَنَّا ظَنَنَّٓا اَنْ لَنْ نُعْجِزَ اللّٰهَ فِي الْاَرْضِ وَلَنْ نُعْجِزَهُ هَرَباًۙ ﴿١٢

وَاَنَّا لَمَّا سَمِعْنَا الْهُدٰٓى اٰمَنَّا بِه۪ۜ فَمَنْ يُؤْمِنْ بِرَبِّه۪ فَلَا يَخَافُ بَخْساً وَلَا رَهَقاًۙ ﴿١٣

وَاَنَّا مِنَّا الْمُسْلِمُونَ وَمِنَّا الْقَاسِطُونَۜ فَمَنْ اَسْلَمَ فَاُو۬لٰٓئِكَ تَحَرَّوْا رَشَداً ﴿١٤

وَاَمَّا الْقَاسِطُونَ فَكَانُوا لِجَهَنَّمَ حَطَباًۙ ﴿١٥

وَاَنْ لَوِ اسْتَقَامُوا عَلَى الطَّر۪يقَةِ لَاَسْقَيْنَاهُمْ مَٓاءً غَدَقاًۙ ﴿١٦

لِنَفْتِنَهُمْ ف۪يهِۚ وَمَنْ يُعْرِضْ عَنْ ذِكْرِ رَبِّه۪ يَسْلُكْهُ عَذَاباً صَعَداًۙ ﴿١٧

وَاَنَّ الْمَسَاجِدَ لِلّٰهِ فَلَا تَدْعُوا مَعَ اللّٰهِ اَحَداًۙ ﴿١٨

وَاَنَّهُ لَمَّا قَامَ عَبْدُ اللّٰهِ يَدْعُوهُ كَادُوا يَكُونُونَ عَلَيْهِ لِبَداًۜ۟ ﴿١٩

قُلْ اِنَّمَٓا اَدْعُوا رَبّ۪ي وَلَٓا اُشْرِكُ بِه۪ٓ اَحَداً ﴿٢٠

قُلْ اِنّ۪ي لَٓا اَمْلِكُ لَكُمْ ضَراًّ وَلَا رَشَداً ﴿٢١

قُلْ اِنّ۪ي لَنْ يُج۪يرَن۪ي مِنَ اللّٰهِ اَحَدٌ وَلَنْ اَجِدَ مِنْ دُونِه۪ مُلْتَحَداًۙ ﴿٢٢

اِلَّا بَلَاغاً مِنَ اللّٰهِ وَرِسَالَاتِه۪ۜ وَمَنْ يَعْصِ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ فَاِنَّ لَهُ نَارَ جَهَنَّمَ خَالِد۪ينَ ف۪يهَٓا اَبَداًۜ ﴿٢٣

حَتّٰٓى اِذَا رَاَوْا مَا يُوعَدُونَ فَسَيَعْلَمُونَ مَنْ اَضْعَفُ نَاصِراً وَاَقَلُّ عَدَداً ﴿٢٤

قُلْ اِنْ اَدْر۪ٓي اَقَر۪يبٌ مَا تُوعَدُونَ اَمْ يَجْعَلُ لَهُ رَبّ۪ٓي اَمَداً ﴿٢٥

عَالِمُ الْغَيْبِ فَلَا يُظْهِرُ عَلٰى غَيْبِه۪ٓ اَحَداًۙ ﴿٢٦

اِلَّا مَنِ ارْتَضٰى مِنْ رَسُولٍ فَاِنَّهُ يَسْلُكُ مِنْ بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِه۪ رَصَداًۙ ﴿٢٧

لِيَعْلَمَ اَنْ قَدْ اَبْلَغُوا رِسَالَاتِ رَبِّهِمْ وَاَحَاطَ بِمَا لَدَيْهِمْ وَاَحْصٰى كُلَّ شَيْءٍ عَدَداً ﴿٢٨

    CİN SURESİ NUZÜLÜ

    Mushaftaki sıralamada yetmiş ikinci, iniş sırasına göre kırkıncı sûredir. A‘râf sûresinden sonra, Yâsîn sûresinden önce Mekke’de inmiştir.

Abdullah b. Abbas’ın naklettiği rivayete göre bir gün Hz. Peygamber ashabından birkaç kişiyle birlikte Ukaz panayırına doğru giderken Nahle denilen yerde onlara sabah namazını kıldırmıştı. Onun namazda okuduğu âyetleri işiten cinler bu âyetlerin tesirini derinden hissedip hayranlık duymuşlar, bu olayı kendi topluluklarına da anlatmışlar ve Kur’an’a inandıklarını, artık rablerine hiçbir şeyi ortak koşmayacaklarını açıklamışlardır. İşte bu olay üzerine Cin sûresi inmiştir (Buhârî, “Tefsîr”, 72).

    CİN SURESİ'NİN KONUSU

    Sûrenin ana konusu cinler ve bunlara ait özel durumlardır. Sûrede bir cin topluluğunun Hz. Peygamber’den Kur’an dinlediği ve ona iman ettiği, inanç bakımından cinlerin de müminler ve kâfirler olarak ikiye ayrıldığı bildirilmekte ve cinlerle ilgili olarak insanın normal yollardan elde edemeyeceği bilgiler verilmektedir. Ayrıca sûrede Allah Teâlâ’nın varlığı, birliği, büyüklüğü, evrendeki hükümranlığı ve Allah’tan başkasına ibadet edilmemesinin gereği üzerinde durulmuş, öldükten sonra dirilme ve hesap vermeye iman gibi İslâm’ın bazı inanç esasları ele alınmıştır. Gayb bilgisinin Allah’a mahsus olduğu, bu bilgileri ancak kendisinin razı olduğu kimselere bildireceği ve Allah’ın ilminin kuşatıcılığı ifade edilerek sûre sona ermiştir.

CİN SURESİ DİNLE



   


Etiketler: Cin Suresi Türkçe Okunuşu, Anlamı, Arapça Yazılışı ve Önemi, Cin Nedir, Cin suresi ayeti, Cin suresi nuzulü, Cin suresi nerede indi, Cin suresi ne için indi, Cin suresi dinle | Mekteb-i Derviş

Not: HTML'e dönüştürülmez!
    Kötü           İyi
Benzer Konular